Yılın ilk kocayayla kampı. Mayıs başı olduğundan güneşli bir hava olsa bile gece soğuk bekliyoruz. Öyle de oldu. Gece sular donmuştu. 4 derece ölçen olsada bazı anlarda sıfırın altına düştüğünü tahmin ediyoruz.
Her yıl gitmezsem kendimi eksik hissetiğim koylerden kırıntı zamanı yine. Buluşma sonrası eksikler ve doğruca yaylaya kamp alanımıza. Hava yükseldikçe soğuyor ve güneş yüzümüze yüzümüze bizi ısıtıyor. Bu güneş indiğinde hava soğuyacak demek.
Bu senenin en güzel tarihlerinden. Çocuk bayramına rastlayan Çocuk Kampı. Bundan daha iyisi olabilirmi. Zaten akktılımcılarda bunu kanıtladı. Çok kalabalık bir katılımcı sayısı ile yaylaya tırmandık. Hava yağışlı olacak diye katılımı iptal eden kampcılar yok. Hava bulutlu ama yağış baskısı yok.
Nisan ayının ortası artık kampların başlama zamanı demek. Geçen yıl 3 hafta amaçladığımız yaylalara kar yüzünden çıkamayınca bu sen biraz daha rahat ulaşımlı yerleri planladık. Fakat bu yıl havalar çok sıcak ve yayla yollarında sorun yokmuş. Yine de planlarımızı değiştirmedik. Samandere Köyü geçen yılın keşfi. Bu yılda gitmek istiyoruz. Çünkü köy çok güzel ve dağınık bir yerleşime sahip. Neredeyse her yerden su fışkırıyor.
İddaalı bir tarih. Artık kasım geldi ve normal yükseklikler bile soğukken 1100 m yaylada ne ile karşılaşabiliriz acaba. Tahminlerim genellikle 5-10 derece aralığında oluyor bu zamanlar için. Yine öyle tahminlerle yaylaya çıktık.
Bu sefer buluşma yerimiz yaylaya en yakın köylerden biri ve artık neredeyse yaylada buluşacak noktaya yaklaşıyoruz. Bu anlamda daha önceden belirlediğim köy meydanında buluşuyoruz. Ben zamanında gelmiş olmama rağmen herkes benden önce gelmiş. Birbirini tanıyan bir ekip olduğundan organizasyonları önceden tamamlanmış. Bana sadece yaylaya kamp alanına götürmek kaldı.
Kampa gidelim mi baba ile Kaçkarlar'da olağanüstü yedi gün geçirdik. Bu kampa ilişkin söylenecek çok şey var, öncelikle yaşları 4 ila 11 arası değişen çocukların doğaya uyumu ve bu görece zor coğrafyada, büyüklere nazaran dayanıklılıkları, yedi aylık fena halde hamile Meltem'ciğimin kaprissizliği ve rehberimiz Alpay’ın yetkinliği, doğadaki rahatlığı ve çocuklara olan güveni beni en çok etkileyen şeydi. Kaçkarlar'ın sihiri öncelikle su, görmeseniz bile sesini duyduğunuz, yağmur yağmasa bile ıslaklığını hissettiğiniz su. Sonra çiçek denizi, burnunuza dolan çiçek kokuları, çiçek tozları. Binbirçiçek dağları ve duman.
Bu ikinci Kaçkarlar kampında sayımız biraz daha az. Havaalanında bizi çamlıhemşine götürecek araçlarımızda buluştuk. 2 saat içinde öğlen yemeğini yediğimiz yerdeyiz.Bu sefer programı biraz değiştirdik. Verçenik yerine kale yaylasına gitmeye karar verdik 2. Gün. İlk gün yine Gobaca dağ evi. Ama bu sefer hepimiz aynı evde kalıyoruz. Önceki kampın aksine açık havada başladık. İlerleyen zamanlarda neler olur bilinmez. Ertesi gün kale yaylası gezimizi uzun bir yürüyüşle tamamladık. 2003 yılında Tatos Gölünden (sanırım) çıkıp saatlerce yürüyüşten sonra gelip sığındığımız imamın evini gösterince Uğur bir garip oldum. Taş evleri gözümüze kestirdik. Birsürü yaşayan çatı taş ev var. Çayımızı içtikten sonra Kale’ye çıktık. Dik tırmanışta çocuklar oldukça başarılı idi.
Uzun bir aradan sonra üçüncü kez Doğu Karadeniz'e bir gezi yapıyoruz. İlkini 2007 yılında çocuksuz bir çift olarak motosikletle yapmıştık İkincisini 2009 yılında arabayla oğlumuz Ardıç henüz 4 aylıkken Çamlıhemşin merkezli gerçekleştirdik. Bu kez Kampa Gidelim mi Baba? grubuyla 20'ye yakın çocuk 40 kişilik bir toplulukla 14-21 Haziran 2015 tarihleri arasında yine Çamlıhemşin ve Kaçkarları hedef aldık. Bu son maceramız uzun dağ ve patika yürüyüşü ağırlıklı bir gezi oldu.
İyi bir kampın olmazsa olmazlarından biri de güzel bir yemek yemektir. Öğünlerinizi soğuk yada özensiz yemeklerle geçiştirmek sizin daha az keyif almanız ile sonuçlanacaktır. Oysa iyi bir yemek yapmak yada evde yaptığınızı ısıtmak hem çadırınızın çevresine eğlence katacaktır, hem de çay demleme ihtimalinizi ortaya çıkaracaktır.
Bunun benzeri bir sürü sebepten ötürü bence kamplarda ocak herkesin olması gereken ana malzemelerdendir.