Çok farklı bir deneyim yaşadık bu hafta sonu. Buluşma yerimizden çıkacağımız yaylanın yönüne baktığımızda tepeler kar kaplıydı. Ve yaylalar da genellikle o tepelerin en tepesinde olur. Buluşma noktamızdan sonra yola koyulduk. Yaklaşık 1300 m den itibaren kar yol kenarlarında belirdi.
Menekşe'ye Niyet, Aytepe'ye Kısmet
Evet, öyle reklamlardaki kamp sahneleri gibi değildi geçen haftamız. Güneş altında sandalyelerini atmış büyükler, çayır çimende koşuşan küçükler değildi çerçevedeki. Güneş yoktu, çadır hiç yoktu.. Ama ne de güzel hafta sonuydu! Durun anlatayım..
Artık havalar sertleşmeye başladı. Soğuk havalara hazırlıklı ama birazda fazladan güneş beklemiyor da değiliz. Buluşma yerimiz çok güzel. Tüm aileler toplandıktan sonra yaylaya doğru yola koyulduk. 15 km orman yolu tırmanışından sonra yaylaya vardık.
İlk gözlediğim şey cevrede yakacak odun varlığı idi. Çünkü ateşi sabaha kadar sondürmemek lazımdı. Sıkıntı yoktu. Yaylacılar artık gittiğinden evlerin arasına göl manzaralı kampımızı kurduk.
Bu sefer 2 gece konaklayacağız. Bu sebeple ilk günü hazırlık ve keyif işlerine ayıralım diye düşündük. Hemen ateşimizi yakıp yerleşmeye giriştik.
YeniOkul ile daha önce kocayayla’ya gitmiştik. Bu sefer yolu biraz daha az dertli olsun diye kırıntı köyü’ne gitmeye karar verdik. Tabii bu bizim planımızdı. Doğa’nın planı farklı imiş. Bölgeye 4 gündür yağan yağmur sebebi ile beklediğimden bozuk bir yol ile karşılaştık. Şikayet olsada maceracı ruhlara engel teşkil etmedi. Tüm engelleri teker teker aşarak bölgeye ulaştık.
Çiğdem yaylası kamp macerasını yazma görevi bu sefer bana ait. Özellikle yazmak istedim çünkü bu Erin doğduğundan beri O’nsuz yaptığımız ilk kamp. Nisan ayından beri her hafta sonunu kampta sonra da yazı Dedetepe’de geçiren oğlumuz isyan bayrağını çekti bence bu sefer : "siz gidin ben anneannemle kalacağım” dedi. Biz de kabul ettik. Perşembe akşamından kendisini anneannesine uğurlayıp işlerimizi toparlayıp Cuma akşamı hazırlanıp Cumartesi sabahı eski günlerdeki gibi gün doğumunda yola çıktık.
Çocuklar çok heyecanlı. Karagöl artık bu sefer iptal olamazdı. Yine kısmı uyarılar eşliğinde yola çıktık. Sabah taraklı ayrımından sonra güneşli hava eşliğinde buluşma noktasına vardık. Köy pazarından alışverişleri yapıp yaylaya doğru yola koyulduk.
Yine yağmur uyarıları eşliğinde sabah çok erken yollardaydık. Yağmur bizimde içinde olmak istediğimiz bir doğa olayıdır. Hazırlığınız tamam ise ve durumları yönetebilecek sabra sahipseniz unutulmaz zamanlar yaşanır. Öyle de oldu. Hava sabah çok güzeldi. Yaylaya vardığımızda yürüyüşümüz başlayana kadar sıcaktan kavrulduk. Sonrasında sanki birileri yüzünüze hafifce su püskürtüyor gibi bir durumda yayla keşfimizi yaptık.
Bu hafta nedense her şey biraz extra zor idi. 15 gündür bölgeye yağan yağmurdan dolayı yollar fena olmasada bozulmuştu. Derin yarıklar ve dar geçiş yolları arasında kıvrıla kıvrıla, inatla tüm katılımcılar ile yaylaya ulaştık. Güneşli fakat bazen bulutlu bir hafta sonu geçirdik. İlk gün yürüyüşümüz biraz dağınık olsada 2. Gün muhteşem bir yürüyüş yaptık.
Çocuklarımıza köy yaşamını deneyimletmek adına bu türde gezileri yapmayı uzun süredir istiyordum. Kırıntı köyü benim çok sevdiğim köylerden biri. Çevresi ve içindeki evler nispeten korunmuş ve ulaşım çokta kolay olmadığından çok ziyaretcisi yok şimdilik. Hayvanclık yapılıyor. Her ev kendi bahçesinde üretim yapıyor. Daha büyük oranda bir tarım yok. Endüstriye tarım yapılan tarlalar var ve bunların sayısının artmaması ancak köylünün bilinçlenmesi ve geçimini sağlayacak katma değerli ürün satabilmesine bağlı.
Yolculuk tarihimin en fena trafik sorunu ile başladı kamp sabahı. Yaşayacağımız 2 günü düşünerek inat edenlerle geçte olsa buluştuk. Erken gelebilen aileleri yolu bilen Gürkan ile gönderdikten sonra bende kalan aileleri alarak kamp alanımıza ulaştık hızlıca.