Menekşe'ye Niyet, Aytepe'ye Kısmet
Evet, öyle reklamlardaki kamp sahneleri gibi değildi geçen haftamız. Güneş altında sandalyelerini atmış büyükler, çayır çimende koşuşan küçükler değildi çerçevedeki. Güneş yoktu, çadır hiç yoktu.. Ama ne de güzel hafta sonuydu! Durun anlatayım..
Yine yağmur uyarıları eşliğinde sabah çok erken yollardaydık. Yağmur bizimde içinde olmak istediğimiz bir doğa olayıdır. Hazırlığınız tamam ise ve durumları yönetebilecek sabra sahipseniz unutulmaz zamanlar yaşanır. Öyle de oldu. Hava sabah çok güzeldi. Yaylaya vardığımızda yürüyüşümüz başlayana kadar sıcaktan kavrulduk. Sonrasında sanki birileri yüzünüze hafifce su püskürtüyor gibi bir durumda yayla keşfimizi yaptık.
Evet bu sefer hava tahminleri tuttu. Menekşe yaylasında biz sabaha kadar yağan yağmurun altında uyuduk. Bulunduğumuz yeri su basar mı? diye gece kontrol bile ettim.
Katılımcılar yağış uyarılarına kulaklarını kapatıp iyi hazırlanmıştı. Sadece kurulum sırasında biraz yanlış gerilmiş bir çadır gece sorun çıkardı. Yağış olacağı belli olduğundan çadırlar iyi gerilmiş ve suyun akmasını yada iç tenteye değmesini engellemek ilk görevimiz olmuştu. Birde giriş kısmında bir boşluk olmayan çadırlarda çadıra girmek için tenteyi açtığınızda yağmur direk iç katmana yağan bir model vardı. Bu model çadırda da hafif bir ıslanma oldu.
Gece saat 3:00. Gök gürültüsü ile uyandım. Camın önüne geldim. Yağmur fena yağıyor. Şöyle bir sabahı düşündüm. Tekrar dalmışım. Sabah erkenden yola çıkmıştık. Buluşma yerimize doğru hızla yol aldık. Sanırım bu yağmurdan dolayı vazgeçmiş birkaç katılımcı hariç herkes toparlandı. Ama sanırım buluşma saatine biraz daha uymaya çalışmalıyız.
Cami önünde buluşma köylüler tarafından merakla karşılanıyor. Yaylaya kampa gideceğimizi öğrenince güzel bir gülümseme oturuyor suratlarına. “ Soğuk olur ama haa” diye eklemekten alıkoyamıyorlar kendilerini.
Koca Yayla da gece kamp ateşinde başlayan sohpet ,bize kendi kampımızı yapma cesareti verdi.
Hazırlandık,ilk defa kamp yapacak arkadaşlarımız vardı.En önemli şey ,çadır ,mat ve ayakkabı dedik, Çantalarımızı hazırladık,
İlk kez kamp yapan minik kampçılarla birlikte bir muhteşem kampı daha geride bıraktık. Kamp alanımız, suyumuz ve yürüme rotamız çok tatmin edici idi. Hatta bir aile pazar gecesi bile kampta kalma kararı aldı. 2.5 yaşındaki Yaz sürekli olarak bir daha ne zaman kampa gideceklerini soruyormuş annesine.
Yine bir sonbahar, yine vazgeçilmezimiz menekşe yaylası. Bu Erin ile 3. kere gidişimiz ancak bu sefer eksikliğini çokça hissettiğimiz bir durum ile karşılaştık: Erin’in yaşıtı bir çocuk olmaması. O yüzden bu yazıya bir duyuru ile başlamak istiyorum. Yeni bir platform olulturmaya karar verdik.
Basit yaşamak istiyorum..
Aynı Erin gibi kamplardan dönerken “neden dönüyoruz ki?” sorusunun cevabını bulamıyorum. Sabah saat 06:30 bizim için 06:45 Erin’in için kalk borusu zamanıydı. Bir türlü benim kaldırma çabalarım sonuç vermediğinde Hülya devreye girdi “hadi bakalım kampa gidiyoruz” dediği an Erin yataktan hızlıca doğruldu ve bir gün önce beraber hazırlandığımız için (sanırım) ilk söylediği cümle:
Yarın da Menekşe yaylasında sanırım artık uğurlayacağız. Erin’in de dahil olduğu kamplara kış süresince ara vereceğiz. Bu arada biz anne-baba olarak kışın ne yaparız onu bilemem ama baharda Erin’li kamplar tekrar başlayana kadar biraz evdeki çadırını kurmakla idare edecek görünüyor.