Biz sonbaharı Yedigöllerde tattık geçen hafta (7-8 EKİMDE YANİ).
Kamp kurmak derken buradan Zirve Dağcılık grubunun kampçılarının da bir süre evlerinde kamp kurma çalışmalarını arttırmalarını temenni ediyorum. Zira kamp kuralları ile ilgili herhangi bir eğitim almış görünmüyorlardı.
Neymiş sabah saat 07:00′de kamp alanında çadırlar varsa içinde de uyuyanlar vardır!! Ne yapılmaz?? Bağırarak konuşulmaz.
Neymiş kamp alanında çadırların dibinde ateş yakılmaz.
Neymiş telefonların hafta içi işe gitmek için kurulan alarmları doğaya geldiğinde açık unutulmaz. Unutulsa bile sabahın 06:30′unda bir kereden fazla özellikle de 10 dakika boyunca!! çalınmasına izin verilmez verilirse çadırların pollerinin sökülmesi kabalığından az kalsın yırtılır sakince ve kibarca bir kereliğine uyarılırsınız!
Şimdi Zırva dağcılık hadi bakalım evinize Zirve dağcılık olmak için biraz uğraşmaya.
Bir de neyseki yolun öbür tarafında kamp atmışlar vardı. Sanırım onlar hafta sonu turlarıydı. Dağcılık kulübü falan değil. Yine de affettirici bir unsur ama gecenin 22:30′unda da darbuka çalınmaz ki kampta be kardeşim!! Grubu getiren de mi bilmiyor!!
Kısacası neredeyse bir İstiklal caddesi kıvamında Yedigöller kampı yaşadık. Gece sessizliğinde ateşin sesini duymayı o kadar özlemiştim ki en sonunda bizim gruptakilerden 1-2 dakika sessiz kalmalarını rica ettim. Etrafta o kadar gürültü olunca herkes yüksek sese kayıyor ister istemez. Ama ben ateşin sonsuz meditasyonun o kadar özlemiştim işte. Ancak doğru yerde olmadığımı kabul edip 2 dakika ile idare ettim. İnşallah bu hafta sonu sessizliği dinleyeceğiz bir de ateşin sesini.
Hazır kamp konularını açtım kaptırıp gidiyorum kendimi.
Fotoğrafçılar efendim.
Kendileri gördüğüm anda tüm ekipmanı kapatıp kaçarcasına oradan uzaklaşma isteğimi doğuran akın akın otobüs otobüs ellerinde devasa makineler ile aynı göle doğru koşan fotoğrafçılar.
Hayır derdim gelmelerinde, fotoğraf çekmelerinde ya da turlarda değil, sonuçta bende hayatımda bir kere öylebir tura katılma gafletinde bulundum!! derdim sadece çok fazla müdaheleci ve saygısız olmaların da.
Misal gölün kenarında akşamdan kalma odun ateşinde kahvaltı keyfi yapan gencecik kampçıların o odun ateşinden çıkan dumanlardan oluşan hüzmelerin güzelliğini fark ettiniz (AŞAĞIDAKİ FOTO KADAR HÜZME) . Tamam bu kadar yeter kahvaltı eden insanların yanına gidip, o ateşi alevlendirip dumanı arttırmaya ve o insanların keyifli kahvaltılarına tecavüz etmeye o elinizdeki koca koca makineler bile hak vermiyor. Çok kabasınız!
İkincisi bu fotoğraf kursları acaba çok merak ediyorum insan fotoğrafı çekerken izin alınması etiğini öğretmezler mi?
Sanki biz akvaryumdaki balıklarız otobüsten inen hemem şakırttt eli deklanşörde. O da yetmiyor bir tanesi sanki fark etmiyorum hedef almış Erin ve Alpay’ı göl kenarında oynayan baba-oğul çekecek. Hemen kestim olayı gittim “lütfen çekmeyin” dedim. Der miyim normalde izin alsa HAYIR! ama izin almadı ya çekemez.
Bir diğeri daha da ileri gitti. Yüzümün ortasına deklanşörü çekti. Yanına gittim gülerek hemen gösterdi fotoğrafı.
Bende şunu sordum ” size eğitimlerde izin almayı öğretmiyorlar mı acaba”?
Ukala değilim sadece çok sinirlendim. Ne bileyim kardeşim sen bu fotoğrafı nerede ve ne amaçla kulanacaksın?
“Ben dedi bir yerde kullanmayacağım”
“Madem öyle silin lütfen” dedim.
Der miyim silin ? HAYIR ama izin almadı.
Sildi.
Diyeceğim bu .. Etikler önemlidir! Kurallar da ..
Öğreniniz uygulayınız!
Buyurun biraz fotoğraf ayrıca :=)
{phocagallery view=category|categoryid=11|limitstart=0|limitcount=0}