Yedigöller Kampı Ekim 2009

Yarın da Menekşe yaylasında sanırım artık uğurlayacağız. Erin’in de dahil olduğu kamplara kış süresince ara vereceğiz. Bu arada biz anne-baba olarak kışın ne yaparız onu bilemem ama baharda Erin’li kamplar tekrar başlayana kadar biraz evdeki çadırını kurmakla idare edecek görünüyor.

Biz sonbaharı Yedigöllerde tattık geçen hafta (7-8 EKİMDE YANİ).

Kamp kurmak derken buradan Zirve Dağcılık grubunun kampçılarının da bir süre evlerinde kamp kurma çalışmalarını arttırmalarını temenni ediyorum. Zira kamp kuralları ile ilgili herhangi bir eğitim almış görünmüyorlardı.

Neymiş sabah saat 07:00′de kamp alanında çadırlar varsa içinde de uyuyanlar vardır!! Ne yapılmaz?? Bağırarak konuşulmaz.

Neymiş kamp alanında çadırların dibinde ateş yakılmaz.

Neymiş telefonların hafta içi işe gitmek için kurulan alarmları doğaya geldiğinde açık unutulmaz. Unutulsa bile sabahın 06:30′unda bir kereden fazla özellikle de 10 dakika boyunca!! çalınmasına izin verilmez verilirse çadırların pollerinin sökülmesi kabalığından az kalsın yırtılır sakince ve kibarca bir kereliğine uyarılırsınız!

Şimdi Zırva dağcılık hadi bakalım evinize Zirve dağcılık olmak için biraz uğraşmaya.

Bir de neyseki yolun öbür tarafında kamp atmışlar vardı. Sanırım onlar hafta sonu turlarıydı. Dağcılık kulübü falan değil. Yine de affettirici bir unsur ama gecenin 22:30′unda da darbuka çalınmaz ki kampta be kardeşim!! Grubu getiren de mi bilmiyor!!

Kısacası neredeyse bir İstiklal caddesi kıvamında Yedigöller kampı yaşadık. Gece sessizliğinde ateşin sesini duymayı o kadar özlemiştim ki en sonunda bizim gruptakilerden 1-2 dakika sessiz kalmalarını rica ettim. Etrafta o kadar gürültü olunca herkes yüksek sese kayıyor ister istemez. Ama ben ateşin sonsuz meditasyonun o kadar özlemiştim işte. Ancak doğru yerde olmadığımı kabul edip 2 dakika ile idare ettim. İnşallah bu hafta sonu sessizliği dinleyeceğiz bir de ateşin sesini.

Hazır kamp konularını açtım kaptırıp gidiyorum kendimi.

Fotoğrafçılar efendim.

Kendileri gördüğüm anda tüm ekipmanı kapatıp kaçarcasına oradan uzaklaşma isteğimi doğuran akın akın otobüs otobüs ellerinde devasa makineler ile aynı göle doğru koşan fotoğrafçılar.

Hayır derdim gelmelerinde, fotoğraf çekmelerinde ya da turlarda değil, sonuçta bende hayatımda bir kere öylebir tura katılma gafletinde bulundum!! derdim sadece çok fazla müdaheleci ve saygısız olmaların da.

Misal gölün kenarında akşamdan kalma odun ateşinde kahvaltı keyfi yapan gencecik kampçıların o odun ateşinden çıkan dumanlardan oluşan hüzmelerin güzelliğini fark ettiniz (AŞAĞIDAKİ FOTO KADAR HÜZME) . Tamam bu kadar yeter kahvaltı eden insanların yanına gidip, o ateşi alevlendirip dumanı arttırmaya ve o insanların keyifli kahvaltılarına tecavüz etmeye o elinizdeki koca koca makineler bile hak vermiyor. Çok kabasınız!

golkenari

İkincisi bu fotoğraf kursları acaba çok merak ediyorum insan fotoğrafı çekerken izin alınması etiğini öğretmezler mi?

Sanki biz akvaryumdaki balıklarız otobüsten inen hemem şakırttt eli deklanşörde. O da yetmiyor bir tanesi sanki fark etmiyorum hedef almış Erin ve Alpay’ı göl kenarında oynayan baba-oğul çekecek. Hemen kestim olayı gittim “lütfen çekmeyin” dedim. Der miyim normalde izin alsa HAYIR! ama izin almadı ya çekemez.

Bir diğeri daha da ileri gitti. Yüzümün ortasına deklanşörü çekti. Yanına gittim gülerek hemen gösterdi fotoğrafı.
Bende şunu sordum ” size eğitimlerde izin almayı öğretmiyorlar mı acaba”?
Ukala değilim sadece çok sinirlendim. Ne bileyim kardeşim sen bu fotoğrafı nerede ve ne amaçla kulanacaksın?
“Ben dedi bir yerde kullanmayacağım”
“Madem öyle silin lütfen” dedim.

Der miyim silin ? HAYIR ama izin almadı.

Sildi.

Diyeceğim bu .. Etikler önemlidir! Kurallar da ..

Öğreniniz uygulayınız!

Buyurun biraz fotoğraf ayrıca :=)

{phocagallery view=category|categoryid=11|limitstart=0|limitcount=0}

Ayça Oğuş

1977 İstanbul doğumlu. 1995 İtalyan lisesi, 1999 Kocaeli Üniversitesi Ekonomi mezunu.Önce gezi ve doğa fotoğrafçılığı yaptı. 2007 yılında anne oldu, fotoğrafçılık teması çocuklara yöneldi.2009 yılından beri doğum fotoğrafları , 2010 yılından beri yeni doğan bebek fotoğrafları çekmektedir.2010 -2014 yılları arasında Muammer Yanmaz Fotoğraf Atölyesinde Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi
2015 FUJIFILM EĞİTİM MERKEZİ Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi vermiştir halen özel dersler veremeye devam etmektedir.
Deneyimlerini ve yaşam tarzını anlattığı 2006 yılından beri yazdığı Pi-NiK Kuş adlı blogun yazarıdır.
Ailesi ile birlikte ” Kampa Gidelim mi Baba”  diyerek, diğer ailelere doğa içerisinde yaşayabilecekleri kamplara götürmek konusunda rehberlik yapmaktadır.
Kendi içsel yolculuğunda 2001 yılından öğrenci olarak başladığı yogada 2016 da Deniz Bağan ve Çelen Arıman’dan temel yoga hocalık eğitimini, 2017’de Gizem Onay Collet’ten Hamile yogası hocalık eğitimini tamamlamış halen Çelen Arıman’dan Yin Yoga hocalık eğitimi almaya devam etmekte, Hamile yogası ve başlangıç seviyesi yoga dersleri vermektedir.
Mandala Meditasyonunu bir şifa çalışması olarak kullanarak, yetişkin ve çocuklarla Mandala Atölyelerine liderlik ederek katılımcıların kendi yolculuklarını yaratmalarına yardımcı olmaktadır.Sergiler:2005 Aralık Yalçın Savuran ve proje grubu ile bir gölge konulu karma sergi

2010 Aslı Tür ve ÖzlemTuran ile “Her Damlası Altın:Anne sütü” Sergisi

2012 Bige Yalın ve Özlem Turan ile “Anneliğe Doğmak” Sergisi”

2013 40 Haramiler “İnsan Hikayeleri” Karma Fotoğraf Sergisi

2013 10. Renk : Paris Projesi Sergisi

2015 : Yüzkumbarası Projesi

1 yorum

  • Yorum Linki Bulent D. Pazar, 06 May 2012 21:51 yazan Bulent D.

    Sayın Ayça Hanım,
    Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Üç beş kişinin bir araya gelip oluşturduğu tüzel kişilikler; saygı, ahlak ve etik değerlerden yoksun olunca kötü bir manzara ortaya çıkıyor. Lafım belirli bir derneğe değil birileri kendini adamdan sayıp üstüne alınmasın. Kendilerince -bey efendi- olan ama nezaket kurallarından bir haber dağlarımızda, mağaralarımızda hatta kanyonlarımızda çok organizma var. Bunların bir kısmı da 24 saat silah atılan İnönü Yaylasında varlık belirtisi gösteriyor bazıları da Ballıkayaları mesken tutmuş. Eskiden çocuğumla kampa giderken yabani hayvanlardan çekinir, çevremizde insan arardık, şimdi bu insana benzeyen organizmalardan daha fazla çekinir, rahatsız olur olduk, köşe bucak el değmemiş yerleri.

    Güzel bir noktaya değinmişiniz teşekkür ederim. Ailenize ve size saygılarımla.

Yorum Ekle