Eylül ayındayız. Artık sabahlar serin ve puslu oluyor. Bunaltıcı sıcaklar yerini hafif serinliklere bıraktı, sonbahar kendini yavaş yavaş hissettirmeye başladı.
Orman bir başka güzel bu hafta. Kızılcıklar kendini göstermeye başlamış. Bol gölgeli, bol yapraklı ağaçlar bu sıralar en güzel hallerindeler. Bu kampta yaş grubumuz küçük, o yüzden onların ritminde bol gözlemli, bol sohbetli bir orman yürüyüşü yapıyoruz. Mantarları, ağaçları, bitkileri inceliyoruz.
Solucanları konuşuyoruz. Sık çalılı yerlerden macera geçişi yapıyoruz. Yaşlar küçük olsa da herkesin bir görevi ve yapacak işleri var ekibimizde. Kamp ateşimiz için dal toplayıp kampa taşımak. Hemen mola yerimizde heyecanla toplanan dallar taşıma düzeneğinin içine yerleştiriliyor ve kampa kadar sırayla elden ele taşınıyor sırayla.
Kampta bu hafta bizi yine devam eden çiftlik işleri bekliyor. Buğdayın detaylı elenmesi, Düşler Tarlası bostan hasadı, malç hazırlama, tavuk bakımı, limonata yapımı derken gün nasıl da akıp gidiyor anlamadan.
Akşam üzeri biraz yavaşlama zamanı. Ben çocuklar ile araziden topladığımız bitki, çicek ve dallar ile doğa tablolarımızı yapıp limonatalarımızı yudumlarken, Gökhan yetişkinler ile mis gibi demlenmiş mayıs çayımız eşliğinde fermantasyon üzerine tatlı bir sohbete dalıyor.
Ekolojik gıdalar ile hazırlanan akşam yemeğimizi hep birlikte afiyetle yedikten sonra yüzler gülüyor. Bir katılımcımız “Ben kendi rutinimin dışında her öğün yemek yedim ve her seferinde de acıkarak yedim. Hiç de rahatsız etmedi. Bu yemeklerin tadına doyamıyorum” diyor. Gıdalarımız zehirsiz ve atalık tohumlardan olduğundan bedenimize şifa oluyor ve o iyilik halini bozmuyor. Ne yersek oyuz diyerek bir kere daha ekolojik gıdanın ve bu gıdaya ulaşmak için kooperatiflerin önemini vurgulamak istiyorum.
Doğa ana o mevsimde ne veriyorsa menümüz o. Herşeyin kendi zamanı var. Mevyeler ve sebzeler o zamanı biliyorlar. Bu hem kendi çoğalmaları için en uygun zaman, hem de bizler için en lezzetli, en faydalı zamanları. Doğanın doğal döngüsü içinde o sebze ve meyveleri yiyen hayvanlar, kuşlar tohumların çok uzaklara taşınmasını sağlayabiliyorlar. Karşılıklı fayda diyoruz biz bunun adına.
Mevsim geçişi ve bahçemizde artık kahvaltıya koyduğumuz domates salatalık ve biber kalmadı. Ama domates salçasından yapılan kahvaltılık sos acuka bir harika. Yazlık sebzeler yerini kışlık sebzelere bıraktı. Haliyle menümüz de değişti. Havaların da soğumaya başlamasıyla birlikte artık daha fazla içimizi ısıtan yemekler menümüzde yer alıyor. İkindi zamanı meyvemiz de artık elma .
Kamp ateşi pek bir kalabalık. Ekip heyecanlı. Anlatacak ne çok hikaye, masal varmış. Bir bir dökülüyor heybeden gece boyunca. Mısırımız ise olmazsa olmazımız. Patlatması ayrı, yemesi ayrı bir keyif.
Ertesi gün herkes rahatlamış ve alışmış. Kahvaltıda çocuk masası kuruyor güle oynaya. Yetişkinler kendi masalarında bol sohbette. Bol bol oyun ve kalan işlere devam ederek akıtıyoruz günü tüm sakinliğiyle.
Tekrar görüşmek dilekleriyle bir bir uğurluyoruz katılımcılarımızı.
Seteney Koz