Çocuklar yine dışarıda. Oyunlar kuruyorlar, dallar, tohumlar ellerinde. Çocukların bu özgürlüleri yetişkinlerin de nefes almasına olanak tanıyor.
Orman yürüyüşümüzde daha da acıkmadık ki mırıldanmaları akşam yemeğinin mis gibi kokusuyla kayboluyor. Sonra derin bir sessizlik; herkes afiyetle yemek yiyor. Ardından yine gülüyorlar, bir de acıkmamıştık!
Çok meraklıydık bu etkinlikte de… Karayosunları, toprak onarıcılar, soğanlı bitkiler, likenler, semenderler, koyun sürüleri, keçi sürüleri… Birçok canlıyı inceleme fırsatı yakaladık yürüyüşlerimizde.
Ovada ise konumuz kuraklık ve iklim değişikliğiydi. Kış kuraklığı neydi, kar yağmazsa ne olurdu? Hava durumu tahminleri kar göstermesine rağmen neden kar yağmıyordu?
Ateş başında şarkı söyleyerek bitirdik gecemizi. Ateş başı sohbetimiz yine bizi uzak hikâyelere götürdü. Yatma vakti geldiğinde kerpiç evlerimize çekilmeye başladık. Havanın kuru soğuğuna rağmen kerpiç evlerimizin elli santimlik duvarları soğuğu dışarıda sıcağı içerde tutuyordu. Kerpiç harika bir malzeme, yaşayan canlı bir ev sunuyor bize…
İştahlarımızın açıldığı, bol bol yemek yiyip, sohbet ettiğimiz çok eğlenceli bir etkinliği daha geride bıraktık. Kar yine yoktu ama yağacağını umuyorduk. İyi dileklerimizi saldık gökyüzüne ve evlerimizin yolunu tuttuk..