Yaylaya varınca hemen çadırlarımızı kurduk. Çocuklar kendi işlerinin peşindeyken öğlen yemeğimizi yiyip yayla evlerine doğru yürüyüşümüzü yaptık. Yürüyüş sırasında zaman zaman güneş çıkıyor bazen de bulutlar kararıyordu. Akşam üstü hava soğuk olabilirdi. Bu sebeple ateşi erken yaktık. Bazen tamamen açılan, bazen bulutlarla kaplanan gökyüzü çok güzel görüntüler verdi. Ama tahmin ettiğimiz gibi olmadı. Akşam hava tamamen açılmıştı. Yıldızlar tepemize yerleşti.
Ateşimiz Büyük, Çünkü Kalabalığız..
Hava durumlarının parçalı bulutlu tahminleri bile tutmamıştı. Kuru ve esintisiz hava sıcaklığın çok düşmesini engelledi. Bu sebeple malzemeleri biraz iyi olan katılımcılar üşümedi.
Sırası gelmişken bu konuda bir kaç şey söylemek isitiyorum. Büyük hipermarketlerde satılan çadır tulum gibi malzemelere boşu boşuna para vermeyin. Hiç bir işe yaramazlar. Yazın bile kullanamazsınız. Çünkü böyle naylon bir çadır ve tulum yazın sıcağında teninize yapışır. Rahatsız eder. Biraz hava soğuduğunda ise ısıtmaz. Bunları lütfen satınalmayın.
Kampın Muhtarı
Malzeme konusunda daha ayrıntılı yazılar yazacağım. Gece ciddi olmasa da uzun bir süre yağış oldu. Sabah kalktığımızda yağış durmuştu. Malzemelerimizi kurutmak için biraz güneş istedik. Birileri bizi duymuş olmalı. Tüm malzemelerimiz kurudu.
Odun ihtiyacımız var.
Ama şımarıklık yapmadık. Bu sefer Pazar yürüyüşünden önce kampımızı topladık. Sonra yaylacılara yürüyüşümüzü yaptık. Tereyağ, yoğurt, peynir, keş, pancar yaprağı aldık. Kampa döndüğümüzde her katılımcı programına göre dönüşe geçti. Sayımız azaldıkça biz de kamp ateşi yanındaki safları sıklaştırdık.
Sonrada biri tereyağlı kızarmış ekmek dedi. İşte bu fena oldu. Tüm ekmekler çıktı. Tereyağ ve kızarmış ekmekler havada uçuştu. Bu sebeple yayladan biraz geç yola çıkmak zorunda kaldık.
Muhabbettenmidir, tereyağındanmıdır bilinmez ağzımızda tatlı bir duygu ile dönüşe geçtik. Su kaplarımızı yayladan doldurup eve getirmeyi unutmadık.
İşte yaylaya girdiğimde benim tabanları yağladığım köpek. Meğerseeee... Neyse.
Artık yağış ihtimallerinde bile bu kadar kalabalık olabiliyoruz. Tecrübe arttıkça sis ve yağışın korkulacak bir şey olmadığını daha çok anlayacağız. Yankı’nın “anne keşke yağmur yağsa çadırda oynarız o zaman” demesi ise onunda artık bir kampçı olduğunu gösteriyor bence.
Başka bir kampta görüşmek üzere
Alpay Oğuş - 21-22 Eylül 2013
{phocagallery view=category|categoryid=38|limitstart=0|limitcount=0}