Orman elbette ki şehir hayatımızdaki sokaklar, caddeler gibi engebesiz değil...İnişler, çıkışlar, çukurlar mevcut ve dümdüz yollarda yürümeye alışkın çocuklarımız ormanda koşmaya başlayınca ilk etapta bir takım ufak tökezlemeler oluyor haliyle... Ailelerin bu anlardaki davranış şekilleri, çocukların karşılaştıkları problemleri çözme yetilerinin gelişmesi açısından oldukça önemli oluyor. Aileden müdahale görmeyen çocuk, bir bakmışsınız elinde bir sopa ile dengesini kendi kendine sağlamayı öğrenivermiş. Hatta birbirlerinin elindeki sopaları gören tüm çocuklara bu deneyimler hızlıca yayılıveriyor. Bu tip küçük görünen tecrübeler, gelecekte çözüm üretme becerilerini destekleyecek. Dolayısıyla tüm keşiflerine ve icatlarına açığız, ebeveyn olarak tek sorumluluğumuz tehlikeli gördüğümüz durumlarda yaralanmamaları için önlem almak olmalı. Yağmur sularının açtığı arklara dolan sular, irili ufaklı dereler oluşturmuş ve düzlük içerisinde kıvrılarak ilerliyor. Zaman zaman üzerlerinden atlıyoruz, bazen de bir kütük veya taşlarla köprüler yaparak karşıya geçmenin yollarını arıyoruz. Zaman zaman sis ormanın içinde de bizi takip ediyor ve hiçbir su birikintisini pas geçmeden :) Hera Yaylası'na ulaşıyoruz. Burası biraz daha engebeli ve düzlüğü az olan bir yayla, o yüzden kalabalık çadırlı gruplar için kamp atmaya pek elverişli değil. Dönüş yolunda ekip liderlerimiz değişiyor ve kamp alanına bizi götürmek için yol tartışmaları başlıyor. Tekrar arttırıldığında çocukların yön duyguları ve yürüyüş yollarındaki zorlukları aşma ve engellere karşı çözüm üretme yetenekleri gelişiyor. Seneden seneye çocuklardaki değişiklikleri gözlemleyebiliyoruz, eminim bu farklılaşmalar ve paylaşımlar normal yaşantılarında da belirgin farklar yaratıyor. Doğaya düzenli çıkan çocuklardaki bu değişiklikleri gözlemlemek ve bir şekilde buna vesile olmak da bizleri mutlu ediyor. Dönüş yolu yarı orman içi yarı patika...Kamp alanına yaklaştığımıza eminiz ancak kampı görmek mümkün değil, zira sis yine gizemli perdesi ile bütün yaylayı doldurmuş vaziyette. Kısa bir mola veriyoruz ve bu sırada sis yavaş yavaş dağılıyor. Çadırlar gözükmeye başladı bile... Doğa kalemsiz, kitapsız öğretir. Öğrenmek ve eğlenmek isteyen herkesi bağrına basar. Kendinizi ne kadar teslim ederseniz, o kadar kucaklar ve korur sizi...Çocuklar da bu etkileşimin gayet farkında olduklarından her zaman tabiattan fazlasıyla etkilenirler. Heyecanları ve mutlulukları gözlerinden okunur. Zaten bundan daha önemli olan ne var ki hayatlarımızda? Tekrar görüşene dek sağlıcakla kalın, Volkan Üstün