Çiğdem yaylasında kamp yapacağımız alana varınca kendimi yüzüklerin efendisi serisindeki ent ormanında gibi hissettim. Tolkien bu kısmı hayal ederken böyle bir orman görmüş olmalı zihninde dedim. Upuzun kocaman gövdeli ağaçların etrafını sardığı harika bir açıklık. Çadırları kurup dinlenmeye geçtiğimizde kızımın yüzünde gördüğüm hayranlık beni daha da büyüledi.
Çocukların ortamlara ve olaylara adapte oluş hızı gerçekten muazzam. Hele etraflarındaki insanlara güveniyorlarsa. Bu yüzden Volkan Abilerinin “hadi yola cıkıyoruz ve bu yolda bize siz liderlik edeceksiniz dediğinde aldıkları sorumluluğun hazzıyla elde ettikleri hız doğru orantılı :) Hele 7-8 km engebeli , kaybolmalı patika yollarda yaptıkları uzun yürüyüşten sonra akşam yanacak kamp ateşi için odun bulma, ateş sınırını belirlemek için taş toplama telaşları insanı hayrete düşürüyor. Bu durumu evinize döndüğünüzde ona karşı kullanabilirsiniz (-kampta neler yapabildiğini gördüm. Odanı toplamakta zorlandığına inanmıyorum:))
Sonrası masalsı bir ateş etrafında yeni tanıştığımız insanlarla yaptığınız harika sohbet. sabah gün doğarken kalkıp kahveni demleyip henüz tam sönmemiş ateşin başında doğayı izlemek ise paha biçilemez.
Kampın olumsuz yönü ise eve dönüş kısmıydı. Neyseki kampagidelimmibaba nın takvimi yoğun ve bir dahaki haftasonu çok yakın.
İyi ki tanımışız bu organizasyonu ve rehberimiz Volkan Üstün’ü.
Canan Gökgül