Son iki yıldır düzenli olarak doğada kamp yapmanın çadırda yatmanın nasıl olacağını düşünüp duruyorum. Araştırıyorum, evdeki ahaliyi yokluyorum. Nelerden vazgeçemeyiz? Sınırımız nedir? Yaşamadan bilemeyiz deyip 9 yaşındaki oğlum ve ben yola çıktık. Çok hazırız biz bu kampa! Tüm hayal gücüm, oyunlarım, masallarım cebimde kamptaki çocuklarla eğleneceğiz, ben çok hazırım. Aylar öncesinden hazırım hatta.
Bu yılın bayram haftası. Katılımcılar çoğunlukla tecrübeli ve daha önce çok kez kampımızı tecrübe etmiş katılımcılardan oluşuyor. Bunun hem faydası hem de zorlukları var. Kamp katılım oldukça geçen yıllardan herşeyi bilen çocuklar sanki dün de buradalarmış gibi hayatlarına başlıyor. Ortalıkta çocuğumu gördünüzmü diyen ebeveynler.
Bu yılın bayram haftası. Katılımcılar çoğunlukla tecrübeli ve daha önce çok kez kampımızı tecrübe etmiş katılımcılardan oluşuyor. Bunun hem faydası hem de zorlukları var. Kamp katılım oldukça geçen yıllardan herşeyi bilen çocuklar sanki dün de buradalarmış gibi hayatlarına başlıyor. Ortalıkta çocuğumu gördünüzmü diyen ebeveynler.
Şimdi hatırladığımızda o kadar etkili gelmiyor ama 2. Kamp tam bir fırtına ile başladı. Önceleri sadece bir yağmur geçip gidecek diye hazırlandık. Haziran ayı böyle işler her yıl yapıyor. 10 dk lık bir yağış bizim kaçacağımız bir yağış değil tabii. Çıktık koştuk eğlendik.
Yaz döneminde ‘Kampa Gidelim mi Baba‘ kurucusu sevgili Alpay Oğuş Dedetepe Çiftliği’nde çocuklu aileler için kamplar düzenliyor. Yaz boyunca Dedetepe Ekolojik Çiftliği’nde çocuk kampları devam ediyor. Bu kamplara aileler ve çocuklar birlikte katılıyorlar. En büyük kazanım kamp ve çiftlik hayatını öğrenmek, içimizdeki ebeveyni yeniden keşfetmek ve çocuklarımızla keyifli vakit geçirmek.
Nisan ayının ortası artık kampların başlama zamanı demek. Geçen yıl 3 hafta amaçladığımız yaylalara kar yüzünden çıkamayınca bu sen biraz daha rahat ulaşımlı yerleri planladık. Fakat bu yıl havalar çok sıcak ve yayla yollarında sorun yokmuş. Yine de planlarımızı değiştirmedik. Samandere Köyü geçen yılın keşfi. Bu yılda gitmek istiyoruz. Çünkü köy çok güzel ve dağınık bir yerleşime sahip. Neredeyse her yerden su fışkırıyor.
İddaalı bir tarih. Artık kasım geldi ve normal yükseklikler bile soğukken 1100 m yaylada ne ile karşılaşabiliriz acaba. Tahminlerim genellikle 5-10 derece aralığında oluyor bu zamanlar için. Yine öyle tahminlerle yaylaya çıktık.
Bu sefer buluşma yerimiz yaylaya en yakın köylerden biri ve artık neredeyse yaylada buluşacak noktaya yaklaşıyoruz. Bu anlamda daha önceden belirlediğim köy meydanında buluşuyoruz. Ben zamanında gelmiş olmama rağmen herkes benden önce gelmiş. Birbirini tanıyan bir ekip olduğundan organizasyonları önceden tamamlanmış. Bana sadece yaylaya kamp alanına götürmek kaldı.
Derebalıklı yaylası bir türlü gitmeye fırsat olmayan yaylalardan biri. Yolu kolay fakat bir erken sapaktaki kırık tabelayı görmeyip girince Hira yaylası yerine Derebalıklı Yaylasında kamp atmaya karar verdik.
Pürenli gibi oldukça fazla ev var. Ama evler yayla evleri. Güzel görünüyorlar gözüme. Suyu bol. Düzlük arazisi az olunca yer bulmakta biraz sıkıntı çektik ama yinede sığıştık. Odun kesenler ortalığı çok hırpaladığından bazı yerler güzelliğini yitirmiş. Doğa kendini yenilemese vay halimize.
İkinci kampın katılımcılarını dört gözle bekliyoruz. Çünkü muhteşem bir kamp geçirdik ve tekrar etmek istiyoruz. Önceki kampın seramikleri pişti. Bir taraftan onların sahiplerine ulaşması için nasıl bir yöntem bulabiliriz üzerinde kafa yoruyoruz. Bir yandan bu süreyi kısaltıp neler yapabiliri ona bakacağız.
Bu kampın Bağ bozumu klasik bir bağa rastladı. Çünkü üzümlerdeki şekerlenme oranının yeterli olması durumunda bağ bozuluyor. Böyle olunca aslında hangi bağa gideyim diye seçim yapamıyorsunuz. Hangi ölçüm sınıra geldiyse o bağa gidiliyor. Bu seferki bağ adanın öteki ucunda gitmekle bitmedi yol. Fakat yolda bir sürü iş yaptık. İncir topladık.