Çocuklar çok heyecanlı. Karagöl artık bu sefer iptal olamazdı. Yine kısmı uyarılar eşliğinde yola çıktık. Sabah taraklı ayrımından sonra güneşli hava eşliğinde buluşma noktasına vardık. Köy pazarından alışverişleri yapıp yaylaya doğru yola koyulduk.
Yine yağmur uyarıları eşliğinde sabah çok erken yollardaydık. Yağmur bizimde içinde olmak istediğimiz bir doğa olayıdır. Hazırlığınız tamam ise ve durumları yönetebilecek sabra sahipseniz unutulmaz zamanlar yaşanır. Öyle de oldu. Hava sabah çok güzeldi. Yaylaya vardığımızda yürüyüşümüz başlayana kadar sıcaktan kavrulduk. Sonrasında sanki birileri yüzünüze hafifce su püskürtüyor gibi bir durumda yayla keşfimizi yaptık.
Bu hafta nedense her şey biraz extra zor idi. 15 gündür bölgeye yağan yağmurdan dolayı yollar fena olmasada bozulmuştu. Derin yarıklar ve dar geçiş yolları arasında kıvrıla kıvrıla, inatla tüm katılımcılar ile yaylaya ulaştık. Güneşli fakat bazen bulutlu bir hafta sonu geçirdik. İlk gün yürüyüşümüz biraz dağınık olsada 2. Gün muhteşem bir yürüyüş yaptık.
Çocuklarımıza köy yaşamını deneyimletmek adına bu türde gezileri yapmayı uzun süredir istiyordum. Kırıntı köyü benim çok sevdiğim köylerden biri. Çevresi ve içindeki evler nispeten korunmuş ve ulaşım çokta kolay olmadığından çok ziyaretcisi yok şimdilik. Hayvanclık yapılıyor. Her ev kendi bahçesinde üretim yapıyor. Daha büyük oranda bir tarım yok. Endüstriye tarım yapılan tarlalar var ve bunların sayısının artmaması ancak köylünün bilinçlenmesi ve geçimini sağlayacak katma değerli ürün satabilmesine bağlı.
Yolculuk tarihimin en fena trafik sorunu ile başladı kamp sabahı. Yaşayacağımız 2 günü düşünerek inat edenlerle geçte olsa buluştuk. Erken gelebilen aileleri yolu bilen Gürkan ile gönderdikten sonra bende kalan aileleri alarak kamp alanımıza ulaştık hızlıca.
Adı gibi Kocaman olan yaylamız yine çok güzel 2 gün hediye etti bize. Bu sefer katılımcılarımız en çok kuru kıyafet sıkıntısı çektiler. Ne diyelim bizim görevimiz bu. Bu sefer katılımcılar kendi medyalarında birçok yazı yazdılar. Bizde bu kamp güncemizi bu yazıları derleyerek yapmayı düşündük. Haydi keyifli okumalar.
Sağnak yağmur uyarıları eşliğinde yola çıktık sabah erken. Gebze’den sonra yağmur kesildi. Yalova’da tekrar başladı. Hatta buluşma yerinde hafif bir ciseleme vardı. Maceracı aileler kararlılıkla gelmişler son eksiklerini tamamlıyorlardı.
Kış bitti. Gördüğümüz kadarı ile tam olarak bahar başlamamış. Hafif rüzgar eşliğinde hafta sonu Soğucak yaylası Çocuk kampını tamamladık. Katılımcılar keşke yazsa. Onlar yazmadığı için bana kalıyor bu yazı meselesi. Ama gördüğüm kadarı ile Erin çok özlemiş kampları. Zincirlerinden boşalmış tutsaklar gibi biran durmadan, oturmadan, gece yatarken yarın yapılacakları listeleyerek yattığı bir hafta sonu oldu.
Evet bu sefer hava tahminleri tuttu. Menekşe yaylasında biz sabaha kadar yağan yağmurun altında uyuduk. Bulunduğumuz yeri su basar mı? diye gece kontrol bile ettim.
Katılımcılar yağış uyarılarına kulaklarını kapatıp iyi hazırlanmıştı. Sadece kurulum sırasında biraz yanlış gerilmiş bir çadır gece sorun çıkardı. Yağış olacağı belli olduğundan çadırlar iyi gerilmiş ve suyun akmasını yada iç tenteye değmesini engellemek ilk görevimiz olmuştu. Birde giriş kısmında bir boşluk olmayan çadırlarda çadıra girmek için tenteyi açtığınızda yağmur direk iç katmana yağan bir model vardı. Bu model çadırda da hafif bir ıslanma oldu.
Belentepe Bursa Keles Bölgesinde bir Permakültür Uygulama Çiftliği. Sürdürülebilir yaşam tasarımlarına göre yaşam alanlarını ve topraklarını dönüştürmeye çalışıyorlar. Taner ve Birand çok özverili bir çalışma yürütüyorlar. Uzun sürelerdir bazı temel işler bitmediğinden onları ziyarete gidemedik. Fakat bu Eylül sonu zamanı geldiğini düşündük artık.
Kampa ulaşmak zor olmadı. Herkes iyi organize olmuştu. Çiftliğe vardığımızda bir kahvaltı sofrası karşıladı bizi. Çaylarımızı içtikten sonra Taner bize çiftliği gezdirdi ve kısa bir permakültür tanıtımı yaptı. Son yaptığı yükseltilmiş yataklar halen hasat edilecek ürün dolu idi. Çocukların hepsi önce domateslere daldı.