Çocuklarımızla Türkiye'nin en bakir coğrafyalarından, peynirin memleketi ve 2667 m de konumlanmış Boğatepe Köyünde Doğa ile içiçe, derede yüzdüğümüz, yerel, Ekolojik bir hafta geçirmek istermisiniz.
Boğatepe Köyü, Kars merkeze 42 km mesafede bir Malakan köyü. 1800 lü yılların sonunda bir kaç Malakan ailesinin yaylası iken 1900'lü yılların başlarında Peynir üretimine odaklanmışlar.
Kampa Gidelim mi Baba, sıradan bir ebeveyn-çocuk etkinliğinden çok daha fazlası ve bunu sağlayan tek faktör doğada olması değil. Hep bir çocuk büyütmek için gerektiği söylenen ve günümüz şehir yaşamında pek kimsenin bulma şansına erişemediği o koca köyü kuruyor insanın ayaklarının önüne ve deneyimlediğim kadarıyla her bir kampında tekrarlanıyor bu; yeni katılımcılarla, farklı ortamlarda, farklı şartlarda. Dolayısıyla tesadüf olamaz.
Ateşehir Beşağaç Okulunun bu 2. Kampı. İlk kamp tecrübeleri aileler arasında konuşulduktan sonra tabii belli bir tecrübe oluşmuş oluyor. Bu tecrübe sebebi ile daha az soru alıyoruz bizde. Bu sebeple bazı değişik durumlar konusunda özellikle uyarılar yaptık. Bunlardan ilki kırıntı yolunun biraz zorlu bir yol olması. Buluşma yeri yakın ama yaylaya ulaşım yolları biraz kötü ve uzun. Genel yol uzunluğu olarak diğer kamplardan daha fazla değil ama.
Bir kamp deneyimini daha geride bıraktık... @kampagidelimmibaba 'nın bir haftasonu kampına katıldık bu kez. Bireysel kamplarımızdan epey farklı oluyor bu kamplar. Güvenlik endişesiyle kamp alanında kalma ihtiyacı olmuyor ve yanımızda çevreyi bilen birinin olması hareket alanımızı çok arttırıyor.
Ataşehir Beşağaç İlkokulu kapalı okul kampları yapan alternatif okullardan biri. İlk kampları Taraklı olarak seçtik çünkü yolu rahat ve alan çok keyifli. Göl kenarı ve ormanı çok güzel. Buluşma noktasında toparlandıktan sonra ilk işimiz kamp yerimize ulaşmak. Sonrası kamp çadırlarımızı kurmak.
Taze kampçıların macera dolu güncesi… Anne, baba, çocuk ve hiç büyümeyen tüylü çocuk ? Bu yazıya başlamadan kendimizden bahsetmek isterim. Şehir hayatına adapte olmuş ama bundan yakınan ve alternatif çözümler arayan iki beyaz yakalı, mühendisiz. Hal böyle olunca her şeyi planlamak bizim için olmazsa olmazlardan. Ta ki bir kamp tecrübesi yaşana kadar…
Kamp yapmak ve doğada olmak uzun zamandır gerçekleştiremediğimiz bir hayalimizdi. Fırsat olmadı demek haksızlık olur, bir türlü bu amaç ile hareketlenip faaliyete geçemediğimiz için bu zamana kadar bu hayal gerçekleşemedi. Çok kolay da değil açıkçası bazı şartların yerine gelmiş olması gerekiyor.
Kampa gidelim mi baba ile Haziran ayında gittiğimiz ilk kamp denememizden yağmur ve soğuğa rağmen biz ve çocuklar çok memnun kalınca ve biz de ilk denemenin acemiliğini yaşayıp kamp hayatı ile ilgili tecrübe kazanınca ikinci kamp macerası için cesaretlendik. Bu cesaretle kız kardeşim ve ailesini de Ankara’dan Kocayayla kampına katılmaya ikna ettim!
Herhalde bu kampta aklımızda en çok kalan manzara, mevsim itibarı ile yaşadığımız ani hava değişikliklerine istinaden oluşan sisli hava geçişleri idi. Herkesi hayrete bırakacak derecede hızlı ilerleyen ve bir anda göz gözü göremeyecek seviyeye ulaşan ve yine aynı hızda dağılan bu muhteşem doğa olayını deneyimleme şansımız oldu. Yürüyüş yollarımızın ufkundaki puslu ve gizemli rotalar, bizi ormana daha da ait hissettiriyor. Tüm kış boyunca kar suları ve yağmurlarla yıkanan toprağın kokusununu içimize çekerek ormanın derinliklerine doğru ilerliyoruz. Rakım itibarı ile yüksek bir bölgede olduğumuzdan henüz yaz sıcağını hissetmediğimiz tatlı bir bahar havası hakim.
Kamp duyurusunu yaptığımız andan itibaren sizden gelen sorular arasında son zamanlarda en çok sorulan şey "Araçlarımızı kamp alanına uzak olacak mı?"... En büyük çekincemiz yürümek ve hareket etmek olunca, piknik yerine kamp organizasyonuna geldiğimizi bir anda unutuveriyoruz.