Çocuklarımızla Türkiye'nin doğa harikası coğrafyalarından, Bozcaada'da Ataol çiftliğinde Doğa ile iç içe konaklayacak, kendi üretimleri mutfaklarına sabah öğlen akşam misafir olacak, seramik üretimler yapacağız. Olgunlaşmış bağ var ise bolca üzüm yiyecek bağ bozacağız ve üzümlerimizi evimize götüreceğiz. Bunun yanında deniz, havuz, çiftlik hayvanları, kamp ateşi. Zeytin ağaçlarının altında üretirken dinlenecek, muhabbetlere dalacağız. Siz de katılmak istermisiniz.
Bozcaada'da Arkadaşlıklar Hiç Bitmez
Yıllar sonra tekrar
Bozcaada'ya çocuklar olmadan önce gitmiştik, güzel bir kamp yapmıştık. Ama nedense yollarda çok süründüğümüz için tekrar gitmeye değer mi diye düşünmedim değil.
Amca'nın Kampı
3 yaşını yeni tamamlayan Can'a bir hafta sonra kampa gideceğimizi söylediğimizde çok sevindi ve "Amca'nın Kampı"na gitmeyi heyecanla beklemeye başladı. Ablası Derin zaten bir kamp çocuğu olarak gayet olgun karşıladı. Ne de olsa anneannesinin köy evinde keyfi yerindeydi.
Bizler kendi tatil anlayışımıza uygun, yani "yorulmamışsak o tatil tatil değildir!" anlayışına uygun bu kampa gitmemizin diğer bir sebebi de çocuklar ve kendimiz için güçlendirici bir dönem geçirmekti. Hayat her zaman sorunlarla dolu, olumsuz bir çok etki altında kalıyoruz hem bizler hem çocuklar. Bu kampların kendini gerçekleştirme, bir sadeleşme ve güçlenme için fırsat olduğunu düşünüyoruz.
Oryantasyon
Ada'ya, Güler Pansiyona ve kampa hoşgeldik. Dostlarımız Alpay, Ayça ve Erin ile karşılaştık. Çadırımızı kurmadan önce şarabımızı yudumladık. Yerleşmenin ardından denize gittiğimizde Derin yeni arkadaşlarıyla denizin keyfini çıkarmaya başlamıştı bile.
Geçen sene Dedetepe'nin aksine buraya gelen diğer katılımcıların çoğu böyle bir kampa ilk defa katılıyordu. Her zamanki gibi çocuklar ve büyükler için ayrı ayrı oryantasyon yapıldı. Bazı katılıcımcıların yüzlerinde, farklı beklentilerle geldikleri için bir tedirginlik okunuyordu.
Gece Yürüyüşü
Daha ilk gece karanlıkta çocuklar ile yapılan yürüyüş, böyle ortamlara çocukların çok daha hızlı adapte olduklarını bir defa daha görmemizi sağladı. Alpay'ın çocuklarla kurduğu özel ilişkide yetişkinlerin bazen anlayamacağı, hatta bazen onlardan gizlediği oyunlar ve kurgular önemli bir yer tutuyor. Nerden öğrenmişler ise bazı yetiştkinler Alpay'ın çocuklar için hazırladığı sürprizi açık ettiler. Kendi çocuklarının yaşayacağı deneyimi onların elinden almış olduklarının farkında değillerdi.
Ateş Başı
Ateş başı kampın belki de en önemli zamanlarından birisi; çocuklar uyumadan önce ateş başında masal dinlediler ya da açık hava sineması izlediler. Kimi zaman yetişkinlerden birisi bildiği bir masalı anlattı, kimi zaman masal ateş başında oluştu. Çocuklar uyuduktan bir süre sonra bu sefer büyüklerin ateş sohbetleri başladı. Bütün herkes katılmasa da ateş her akşam yandı. Bazı geceler ateşli tartışmalar oldu, bazı geceler sakince şarap içip, yıldızlar izlendi.
A kişisi: "Dün aksam ateş başına gittim. Bir şey yoktu. Ateş sönmek üzereydi ve üç adam yatmış uyukluyordu."
B kişisi: "Doğru diyorsun , senin baktığın yerden üç adam gözüküyordu. Bizim oradan ise milyonlarca yıldız gözüküyordu."
Ateş
Daha ilk gece hafif ateşlenen Can, ikinci ve üçüncü günü yüksek seyreden ateş ile geçirdi. Can'ın enerji topladığında ve ateşinin biraz azaldığı zamanlarda muzip, canlı ve keyifli olması, bu hastalığı 1-2 gün içinde atlatacağının belirtisiydi. Halsizdi ama baygın değildi. 2. gece hafif bir ateş düşürücü kullandık sadece. Fakat ilginç olan hastalığı atlattıktan sonra Can'ın huyunun değişmesiydi. Çok talepkar, işini ağlayarak yaptırmak, annesine yapışmak gibi bir moda geçti. Kısa bir süre buna izin verdik. Ama sonra sebepsiz ağlamalara bir çözüm bulmak gerektiğine karar verdik. Uzun ağlamalarını göze alarak ortamdan yani annesinden uzaklaştırdım. Ağlaması bitince annesine döndük ve sevgi gördü. Bir kaç kez çok uzun ağladıktan sonra ağlamanın kendi istekleri ile ters bir etki yarattığını, annesine yaklaştırmak yerine uzaklaştırdığını deneyimledi. Eski Can geri geldi. Ara ara gene bazı denemeleri oldu tabii.
Yürüyüşler ve Deniz
Yürüyüşsüz olmaz, uzun yürüyüşler bizim için çok keyifli. 3 uzun yürüyüş yaptık. Keşif, risk alma, riski tartıp risk almama, stres ile başetme, yorgunlukla başetme... Riskli sayılabilecek bir yerden geçerken Derin çok keyifliydi: "Baba bu yürüyüş çok güzeldi, keşke bu yürüyüşü hatırlatacak bir yaram olsaydı!" Ve bacağındaki çiziği gösterince çok mutlu oldu: "Eyoo!"
Derin ve Mercan kampa başadığımızda yüzme bilmiyorlar ve kolluk kullanıyorlardı. Yetişkinler olarak hiç bir yönlendirme yapmadan önce kollukları çıkarmaya karar verdiler, tatlı bir rekabet ile 4. günün sonunda nasıl yüzdüklerini bize gururla gösteriyorlardı.
Zeybekiko
Bozcada tarihsel olarak mübadele öncesi ağırlıklı olarak Rum'ların yaşadığı bir ada. Dansçılık birikimimiz ile bu toprakların ortak danslarından Zeybek ve Zeybekiko ile ilgili bir atölye yapmayı önerdik. Az zaman olması ve daha az biliniyor olması sebebiyle Zeybekiko çalışması yaptık. Kadınların ilgi göstermesiyle ve çalışma bir kadın çemberine doğru ilerledi.
Seramik-Merkez-Serbest zaman-Mandala
Seramik eller kampın alt başlığı idi, ben açıkçası ilgilenmedim. Çay bahçesinde miskinlik yaptım. Gördüğüm kadarıyla çocuklar ve katılanlar memnundu. Etkinlik adanın merkezinde bir çay bahçesinde yapıldığı için ortalıktaydı ve bizim kamp katılımcısı olmayan çocuklar da rahatlıkla araya karıştılar. Seramik ya da mandalaya katılmayanlar için serbest zamandı ama genelde bu hakkımızı miskinlik için kullandık. Bir keresinde adalı çocuklar arasına karışıp futbol oynadık.
İğde ağacı
Ada havasının rüzgarlı olması sebebiyle programda değişiklik yapılarak merkeze bir gün daha fazla gidildi. Merkezde arka arkaya bulunmak bazı katılımcılarda rahatsızlık yarattı. Aslında bu konuların açılması için bir çok kanal -mesela ateş başı- olmasına rağmen açık bir şekilde konuşulduğunu söyleyemeyiz. Ama bu sıkıntı bize iğde ağacı altındaki pikniğe vesile oldu. Kampın özeti niteliğinde, bazılarımızda bir filmin final sahnesini andıran, dansların -yeni öğrenilen zeybekiko- edildiği, çocukların kendi sandviçlerini hazırladığı, isteyenin uyuduğu, isteyenin boyama yaptığı masalsı bir öğle yemeği oldu....
Not: Kızımız Derin(6) de katkıda bulunmak istedi:
Bazı yürüyüşler ıslak geçti. Bazıları kupkuruydu ama yorucuydu. Ne de olsa Alpay amcanın kampları güzel oluyor. Bazen arkadaşlarımla kavga edebiliyordum ama arkadaşlıklarımız hep devam ediyordu.
Büyükler bazen bana bir şey söylüyordu ama ben onlara hiç aldırmıyordum ve arkadaşlarımla oynamaya devam ediyordum.
Bazen kamplarda bazı arkadaşlarım gidiyordu, ama ben hiç üzülmedim ben de gideceğimi biliyordum. Kamplarda arkadaşlıklar hiç bitmez.
M. Gokhan Gokcen
İkinci kampın katılımcılarını dört gözle bekliyoruz. Çünkü muhteşem bir kamp geçirdik ve tekrar etmek istiyoruz. Önceki kampın seramikleri pişti. Bir taraftan onların sahiplerine ulaşması için nasıl bir yöntem bulabiliriz üzerinde kafa yoruyoruz. Bir yandan bu süreyi kısaltıp neler yapabiliri ona bakacağız.
Bu kampın Bağ bozumu klasik bir bağa rastladı. Çünkü üzümlerdeki şekerlenme oranının yeterli olması durumunda bağ bozuluyor. Böyle olunca aslında hangi bağa gideyim diye seçim yapamıyorsunuz. Hangi ölçüm sınıra geldiyse o bağa gidiliyor. Bu seferki bağ adanın öteki ucunda gitmekle bitmedi yol. Fakat yolda bir sürü iş yaptık. İncir topladık.
Yeni heyecanların peşindeyiz. Yıllardır hayal ettiğimiz bir proje daha gerçekleşmek üzere. Bozcaada Çocuk kamplarının bu yıl ilklerini gerçekleştireceğiz ve onlarca kez keşif, saatlerce planlama, aksilik tespitleri, B planları vs.
Ekibimiz çok tecrübeli. Bazı konularda yerel yöneticileri aşamadığımızdan dolayı değişik çözümlere gitmek zorunda kaldık. Ama kampın özünde bu var zaten. Uyumu kovalayacağız.
Çocuklar gelmeye başladı. Bu kampların formatı farklı. Öncelikle Bağ bozacağız. Bunun hayalini uzun yıllar kurmuş biri olarak nasıl olacağını bende çok merak ediyordum.
Hamileliğimin ilk zamanları yaza ve yoğun iş dönemine geldiğinden sadece 3 günlük mide bulantılı bir Bozcaada dinlencesinden bu yana 1,5 senedir gerçekten rahat bir tatil yapmamıştım..yaz başı yaptığımız Gelibolu tatili ise Erin ile ilk tatil olması dolayısı ile biraz gergin geçmişti.. Alpay bana “hadi kamplı bir Bozcaada yapalım bu sene de bizi bekler ada ” dediğinde Erin ile nasıl olabileceğini hiç hayal edememiş ama yine de ” hadi o zaman olmadı Gelibolu’ya döneriz” dedim.. Gelibolu’ya dönmedik.. sadece dönüşte tıpkı eskisi gibi 1 gün ziyarete gittik..herşey sandığımızdan kolay ve keyifli geçti.