Aytepe girişine geldiğimizde saat 12:00 olmuştu. Yolda birkaç kez Hurma için durunca ve plan değiştirince zorunlu olarak böyle oldu. Araba ile inmeyi deneyelimmi diye düşündük, fakat uzun süredir zaten araba içinde oturmaktan sıkıldığımızdan yürüyerek inmeye karar verdik. Tabii bunun çıkışı da vardı. Ama yaparız dedik.
Yolda biraz söylenmeler olsa bile "Ağaç suyu" ile aldığımız kuvvetle çok hızlı indik. Aşağı 45 dk da indik. Veysel dayı en küçük oğlu hasana devretmişti bekçiliği biliyordum zaten. Hasan'ı orda bulduk. Çaylar hazırlanmış, şömine yanıyordu. Hemen öğlen yemeğimizi yedik.
Ortalıkta biraz keşif yaptıktan sonra ilk planımız dere kenarında aşağı inmekti. Fakat bu yol yeterince keyifli görünmedi gözüme. Ben ise çocukların performansının menekşe yaylası yolu tırmanışını çıkarabilecekmi acaba diye düşünüyordum. Kadro iyi göründü gözüme ve denemeye karar verdim.
Bu yol yüksek eğimli bir tırmanış. Senelerdir yüzlerce kez çıktığım bir yer. Yaklaşık 30 dk da tamamlanıyor. Grup içinde biraz performans düşük ise 60 dk en fazla tutacak bir yol. Çocuklarla bakalım nasıl olacaktı.
Tahmin ettiğimden çok daha kolay oldu. Çocuklar tırmanışı yaklaşık 50 dk da tamamladı. Hiç zorlanmadılar. Çok eğlendiler. 6 Yaş civarı bu yol yapılabiliyor demekki. En tepeye ulaşıldıktan sonra yaylaya kadar 2-3 saat sanırım sorunsuz yürünür. Belki biraz sıkılırlar ama denenebilir. Bu durumda birde bizim sırtımızda çanta olacak demektir bu. Neyse bakalım bunu deneyecek fırsat bulabilecekmiyiz.
Ağaç suyu ve minik bir akıntıdan içtiğimiz sularla mikropları darmadağın ettikten sonra tepedeki uçurum son noktamızdı. Dinlendik ve hemen dönüşe geçtik. Tüm bu yürüyüşü sisler içinde yapıyorduk. Doğa bize inanılmaz güzel görüntüler veriyordu. Hiçbir fotoğrafta o etkiyi yakalayamamış olduğumuzu söyleyebilirim.
Dönüş tamamlandığında saat epey geç olmuş, hava kararma eğilimine girmişti. Bizimle tırmanışa gelmeyenler 2. demlik çaylarını içmişler kanları kaynıyordu yürüyüş için. Onlar hemen arabalara doğru tırmanışa başladılar. Bizlerde çaylarımızı yudumlayıp tırmanışa başladık. Bu tırmanışta kayalık olmasa bile zorlayıcı bir eğimde olduğundan akşam yorgunluğu ile bizi biraz ağlatacaktı. öylede oldu. Toprak daha ıslaktı. Sürekli olarak çamurlu yerlerde kalıyorduk. Yada hava karanlığından yolumuzu iyi seçemediğimizden de olabilir. Neyse sanırım 1 saat sürmüştür tırmanış. erin sonlara doğru artık iyice sıkılmıştı tırmanış yürüyüşünden. Arkadaşlarının kaybolacağından korktuğunu söyledi bana. Ama öyle olmamıştı. Arabaların yanına vardığımızda önden gidenler nefesleniyordu. Diğerleri de hemen arkamızdan geldi. Hava iyice karanlık olmuşi birkaç lamba cılız ışıkları ile sadece birbirimizin gölgesin seçebilmesine yardımcı oluyordu.
Toparlanıp çamurlu arabalarımızın içinide çamura bulayarak dönüşe geçtik. Eray ile dönüşte en arkada olduğumuzdan gelirken bulduğumuz Hurma Ağaçlarını bulup yanımıza biraz hurma almak istiyorduk ama bu karanlıkta ağacı bulmak mucize olacaktı. Sis 10m görüş veriyordu. O mucize oldu ve biz ağacı son anda gördük. Bu bir süpriz oldu bize.
Katılımcılara ve Kuzey, Güney, Erin, Can, Elvin'e 2 yıldız verdik. Bu yürüyüş sürelerini tamamladıkları için. Muhteşem bir haftasonu daha geçirdik. Çamurlandık, taşların üzerinden zıpladık, Sis 'i keşfettik.
Herkese teşekkürler
Alpay Oğuş
31.12.2012
{phocagallery view=category|categoryid=28|limitstart=0|limitcount=0}