Yaylaya varmadan evvel bir bölgede çamur birikintisi var, burayı tek tek geçiyor ve güvenli bir şekilde kamp alanımıza ulaşıyoruz. Arazide daha önceki kampçılardan kalma odunlar var, bugün şanslı günümüz :) Tabi ki gece için yeterli değil ama yine de iş görür. Hemen araçları park ederek obamızı kuruyoruz. Neredeyse yaz bitiyor ancak arazideki dağ kekiği konusu hala taze. Yaylanın kendine özgü ani değişen havası bizi hemen selamlıyor. Ufak bir yağmur çiseliyor, 5 dk içinde sisli ve puslu bir hava...Bu sırada yürüyüş hazırlıkları tamam, ekip topralanarak yola revan oluyoruz, istikamet Papaz'ın Çayırı üzerinden yayla evlerinin olduğu bölge, yani maceralı yol. Dik yokuşa gelindiğinde çocuklar sanki önceden yolu bilirmişcesine dik su yatağını tırmanarak düzlüğe çıkarıyorlar bizi. Burada küçük bir mola vererek elma ağaçlarının keyfini çıkarıyoruz. Herkes elmaya doyduktan sonra yine minik ekip liderlerimizle kampımızı bulma yarışması yapıyoruz. Hava mükemmel, güneş açtı bile. Kamp alanında ateşle ilgili çalışmalar devam ederken bir grup yemek işine girişmiş bile. Hava kararmadan hazır olmak istiyoruz, herkes çalışıyor. Çocuklar havanın ve ortamın keyfini sonuna kadar çıkarıyor. Kumdan tepe ve adam boyu çalılıklar her zamanki gibi değişmez oyun alanları. Yemekten sonra masal dinlemek isteyenler ateş başında masal dinlerken, orman yürüyüşü yapmak isteyenlerle birlikte karanlığın içine dalıyoruz. Sabah yağmur şıpırtısı ile erken uyanıyoruz. Kahvaltının ardından çocukların bir kısmını yolun kenarında ekibi beklerken görüyorum, yürüyüşe hazırlar. Yağmur şiddetini arttırsa da en azından Kırıntı köyün girişine kadar yürüyor ve bundan müthiş keyif alıyoruz. Yolda karşılaştığımız salyangozun yolculuğunu izliyor ve bu deneyimin keyfini çıkarıyoruz. Toplanmak ve eve dönüş yoluna geçmek bu gezilerin en zor zamanları, ama yine de bir sonraki kampı planlar halde buluyoruz kendimizi ve heyecanımız tazeleniyor. Dönüş yolu için sisin içerisinde bir bir kaybolarak bir dahaki sefer için gün sayıyoruz. Görüşmek üzere, Volkan Üstün