Ekibimizle tanışmak üzere buluşma noktasına doğru yol alıyoruz. Evet ekip oldukça kalabalık ancak daha önceden bizimle kamp yapmış deneyimli kampçılarımız da var. Son araç geldiğine göre artık harekete hazır oluveriyoruz :) Yol yarı asfalt yarı toprak...Bu tip uzun konvoylarda yolu vakitli bitirebilmek adına asfalt bölümleri biraz hızlı geçmek gerekiyor. Biz de öyle yapıyoruz, Bahçecik içinden orman yoluna doğru seyir halindeyiz, yağış yok fakat bu durum her an değişebilir. Bir önceki hafta yağan yağmur toprak yolu yer yer ikiye bölmüş ama yine de geçişi engelleyecek boyutta değil. Yaylaya 3-4 km kala geçtiğimiz köprüden birer birer geçerek kamp alanımıza ulaşıyoruz. Bu sefer her zamanki yerimizden farklı olarak kampı Menekşe Subatım Yayla'sında yapmaya karar verdim. Bölgeye daha önce yaptığım gezilerde keşfettiğim, toprak yoldan içeride yer alan bir doğa parçası. Araçlarımızı düzgünce yerleştirerek büyük yeşilliğe çadırlarımızı bir bir kurmaya başlıyoruz. Bir anda ortalık bir renk cümbüşü oluveriyor. Yürüyüş saatimize kadar bu işi bitirmemiz lazım çünkü bulutlar değişken, her an sağnak yağmur altında kalabiliriz. Tabi ki hava durumu ile ilgili önlemlerimizi aldığımızdan bizim keyfimizi bozacak bir durum söz konusu değil. Sonuçta sağnak yağmur yoktur, kötü malzeme seçimi vardır :) Papaz Çayırı yakınındaki derenin çok keyifli ve maceralı bir yürüyüş yolu olacağını düşünerek bugünkü yürüyüşümüzü bu istikamete planlıyorum, yaklaşık 5km'lik eğlenceli bir parkur. Çocuklar hazırlıklarını yapmış toplanmaya başladılar bile...Şimdilik herşey tam vaktinde, neşe içerisinde orman içerisinde kıvrılan yoldan yürümeye başlıyoruz. Bu yol genellikle iniş olduğu için tempomuz yüksek ve dereye vardık bile, bir de ne görelim? Sevgili Alpay ve beraberindeki diğer Kampagidelimmibaba grubu ile karşılaşıyoruz. Onlar da bu bölgeye gelmeye son dakikada karar vermişler, ne güzel bir rastlantı... Mola verene kadar birlikte yol alıyoruz, şimdi yaklaşık 200 kişiden oluşan bir topluluğuz artık ;) Molamızı verip biraz soluklanıyoruz, çocuklar orman içinden beri takip ettikleri derenin içerisinde çılgınca eğleniyorlar, hava gerçekten muhteşem. Bizim bundan sonraki yolumuz biraz daha tırmanış içeriyor o yüzden diğer ekiple vedalaşıp tekrar yola koyuluyoruz. Tırmanış bittiğinde herkes dinlenmeyi hakediyor ve kendini bir ağaç gölgesine bırakıveriyor. Bu sırada rüzgar yön değiştiriyor, bu bir yağışın habercisi gibi ancak yine de görünürde birşey yok. Henüz dallardaki meyveler olgunlaşmamış ama o da ne? Her yerde dağ çilekleri, ekip derhal harekete geçiyor, küçük ve lezzetli çilekleri mideye indirmeye başlıyoruz. Kampa vardığımızda havadaki bulutlar çoğalmış ancak yine güneş aralarından göz kırparak bizi karşılıyor. Artık çocuklar ateş için sabırsızlanıyor ancak henüz erken ve odun toplamamız gerekli. Birer ikişer ormana doğru dağılarak gece için odun toplamaya başlıyoruz. Hava gürlemeye başladı, bir saate kadar sağnağın altında kalacağız. Bu yüzden hemen önlemlerimizi alarak çadırlara çekiliyoruz. Ateş için odunu da sağlama alıp, yağmur dindikten sonra yakmayı planlıyoruz. Ve tam düşündüğümüz gibi bütün hızıyla başlıyor yağmur, görüş mesafesi oldukça düşük. Bu sırada herkes çadırda değil elbette, yağmurun keyfini çıkartıp çevrede koşturanlarımız da mevcut :) 1,5 saatlik kuvvetli yağışın ardından artık gün ve hava yükseldi. Herkes durum tespiti yaparak ıslaklarını araçlara götürüp kuru giysilerle değiştiriyor. Bir yandan da çadırların durumu kontrol ediliyor. Neyseki o yağışa rağmen ekipmanımız oldukça iyi durumda birkaç talihsizlik dışında ;) Yardımlaşarak herşeyin üstesinden gelmek mümkün, ekip birbiri ile yeni tanışmasına rağmen, herkes son derece uyumlu. Derhal ateşe girişiyoruz, yemekler yeniliyor ve ateş başı masalları eşliğinde geceyi sonlandırıyoruz. Bugün herkes yoruldu ve güzel bir uyku için çadırlarımız bizi bekliyor. Sabaha karşı hava yine yağıyor ancak bu sefer kısa süreli..Sabah yoğun bir sis bize günaydın diyor, yandaki çadırı göremiyoruz o derece...Ancak bu mistik ortam Menekşe Yaylası'nın bir klasiği, adeta insanı büyülüyor. Bu güzel doğa olayının keyfini çıkarıyoruz, işi olanlar toparlanmaya başladılar, ikişerli üçerli gruplar halinde dönüşe geçiyorlar. Biz de kalan aileleri organize ederek, sis altında sabah yürüyüşüne başlıyoruz... Kampların kendi içerisinde rutin bir düzeni var ve aslında çok tekrar yapmak deneyimi arttırmak için bize yardımcı oluyor. Bu sayede de çevreyi daha iyi gözlemleyerek diğer keşiflerimize çokca zaman ayırabiliyoruz, ayrıca farkındalığımız artıyor. Bu nedenle her fırsatta şehirden kaçmayı kollamamız ve kendimizi yaylalara atmamız lazım. Doğada tekrar birlikte olmak dileğiyle, Sevgiler. Volkan Üstün