Biraz keyfimiz kaçsa da, doğa uzun bir aradan sonra kucaklaşmak için bizi bekliyordu. Kamptan bir gün önce yol için yaptığım keşif faydalı olmuş ve yaylaya ulaşmak için alternatif bir yol bulmuştum. Zira bizim her zaman kullandığımız yolda araçların kalması an meselesi idi. Risk almayarak diğer yolu tercihe ettik hem de bu sayede yeni köyler ve manzaralar görme şansımız oldu. Cumartesi sabahı 10 araçlık konvoyumuz ile kamp alanımıza ulaştık.
Ağaçların yapraklanmasından ve bitki örtüsünün görüntüsünden baharın daha yeni yeni bölgeye ulaştığını gözlemliyoruz. Hava güneşli ve yumuşak, hızlıca çadırlarımızı kurarak yürüyüş için hazırlanıyoruz. Çocuklar maceralı yolları tercih ederek rotamızı belirliyorlar ve hep birlikte yürüyüşe başlıyoruz. Mağaraların içine giriyor, derelerden geçiyoruz, dik yamaçlardan yuvarlanarak taze çimen kokusuna doyuyoruz. 7km'lik parkur neşe içerisinde ve firesiz tamamlanıyor, biraz dinlenme zamanı...
Akşam için hızlıca araziden odun toplamak üzere ekiplere ayrılıyoruz, her ekip kendi ölçülerince akşam ateşine katkıda bulunuyor. Ufaklıkların çabaları takdire şayan, hepsi yanacak ateşi heyecanla beklemekteler...Güneş gözden kaybolmadan ateşi yakıyoruz, odunlar mevsim şartlarından dolayı ıslak olduğundan yanmakta biraz zorlanıyor ama nihayetinde kamp ateşimiz çok uzaklardan da görülecek kadar parlıyor. Hava sıcaklığı yayla için normal seviyelerde, 6-7 derece seyrediyor.
Çocuklarla kafa lambalarımızı takarak gece keşfine çıkıyoruz. Ancak ışığı kullanmadan nasıl ilerleyeceğimiz, yabani hayvanlarla ilgili bilgilendirme ve tartışmalar yaparak yolumuza devam ediyor ve kampımıza dönüyoruz. Artık enerji depolamak adına çocuklar için uyku vakti. Ama onlardan önce çadırda uyumak isteyen başka misafirlerimiz de var :) Yakında bulunan köyün köpeklerinden birisi çadırlarımızdan birinde uykuya dalmış bile...Dışarı çıkarıp köpeği besliyoruz, o da bizim yanımızdan kampı terkedene kadar ayrılmıyor.
Yeni günün sabahında herkes keyifle kahvaltılarını yapıyor. Ekip tekrar keşfe çıkmak üzere hazır, bu sefer kaybolmayı göze alarak ormanın derinliklerine doğru ilerliyoruz. Yepyeni patikaları takip ederek, birbirinden değişik bitkileri gözlemliyoruz. Molalarımızda olabildiğince sessiz kalarak ormandaki sesleri dinliyor, rüzgarın uğultusu ve yaprakların hışırtısı içerisinde ruhumuzu dinlendiriyoruz. Ele avuca sığmayan tüm çocuklar da bu mistik etkileşime dahil olarak büyük bir sükunet içerisinde doğayı dinliyorlar.
Dönüş her zamanki gibi yeni kamp planları konuşuluyor, yeni arkadaşlıkları, dostlukları cebimize koyarak birbirimizle vedalaşıyoruz.
Her zamanki gibi herşeye değen bir kamp daha geride kaldı, önümüzdeki kamplarda ailemizi daha çok genişleterek görüşmek dileğiyle,
Doğayla kalın.
Volkan Üstün