Kampa Gidelim mi Baba, sıradan bir ebeveyn-çocuk etkinliğinden çok daha fazlası ve bunu sağlayan tek faktör doğada olması değil. Hep bir çocuk büyütmek için gerektiği söylenen ve günümüz şehir yaşamında pek kimsenin bulma şansına erişemediği o koca köyü kuruyor insanın ayaklarının önüne ve deneyimlediğim kadarıyla her bir kampında tekrarlanıyor bu; yeni katılımcılarla, farklı ortamlarda, farklı şartlarda. Dolayısıyla tesadüf olamaz.
Yine çılgın bir deney ile başbaşayız. İstanbul’da fırtına kopuyor. Yağmurdan korkumuz almış başını yürümüş. Kimse kafasını dışarı bile çıkarmak istemiyor. Sebep. Yağmur yağıyor. Biz ne yapıyoruz. Bakalım diyoruz ne olacak. Çok zorlanırsak döneriz. Öylede yapıyoruz. Buluşma noktamız karışık. Hafif nemli is camlara ve yüzümüze vuruyor. Biz erik topluyoruz. Çocuklar Erik topluyor. Buluştuk. Kalabalığız ama %50 kendini evde tutmuş bilerek anlaşılan. Olsun bakalım nasıl bir hikaye olacak bizimkisi.
Harika bir kampın 2.günündeydik.Bu defa 2.gün uzun yürüyüşüne katılmayalım dedik. Rüzgar’a sorduk yürüyüşe çıkalım mı diye. Hayır dedi. Bizde kahvaltıdan sonra toparlanıp gitme planları yaparken Alpay Rüzgar’a ne söylediyse artık, Rüzgar koşarak yanımıza geldi ve ‘Anne anne benim montum nerde, ben yürüyüşe çıkıyorum hadi sizde gelin dedi ve ardından bizde yürüyüşte sıramızı tuttukJYürüyüş dönüşü ben kamp yerine daha çabuk varmıştım.Orkun ile Rüzgar yürüyüşte biraz arkalarda kalmışlardı. Herkes çadırını ve malzemelerini toplayıp dönüş yoluna çıkmaya başlamıştı. Ben çadırı toplamakta maalesef biraz aheste davrandım.
Teşekkürler Hepinize
Şimdi hatırladığımızda o kadar etkili gelmiyor ama 2. Kamp tam bir fırtına ile başladı. Önceleri sadece bir yağmur geçip gidecek diye hazırlandık. Haziran ayı böyle işler her yıl yapıyor. 10 dk lık bir yağış bizim kaçacağımız bir yağış değil tabii. Çıktık koştuk eğlendik.
Yaz döneminde ‘Kampa Gidelim mi Baba‘ kurucusu sevgili Alpay Oğuş Dedetepe Çiftliği’nde çocuklu aileler için kamplar düzenliyor. Yaz boyunca Dedetepe Ekolojik Çiftliği’nde çocuk kampları devam ediyor. Bu kamplara aileler ve çocuklar birlikte katılıyorlar. En büyük kazanım kamp ve çiftlik hayatını öğrenmek, içimizdeki ebeveyni yeniden keşfetmek ve çocuklarımızla keyifli vakit geçirmek.
Her yıl gitmezsem kendimi eksik hissetiğim koylerden kırıntı zamanı yine. Buluşma sonrası eksikler ve doğruca yaylaya kamp alanımıza. Hava yükseldikçe soğuyor ve güneş yüzümüze yüzümüze bizi ısıtıyor. Bu güneş indiğinde hava soğuyacak demek.
Kurşunlu köyünün yollarını bu kez Meşe Palamudu okulunun velileri, öğrencileri, öğretmenleri ve yöneticileriyle tuttuk. Yaşları küçük bu misafirlerimizi yine macera dolu bir kamp bekliyordu.
Yaz kamplarımız başlamadan son mayıs kampımız Kırıntı. Senede 2 kez gelmeden edemiyorum. Birde eylül çivarı böğürtlen ve elma için geliyoruz buralara. Yollar beklediğimden bozuk. Yer yer arabalar takılıyor ve zorlanıyoruz. Ama hiçbiri engel değil. Bir ara arkadakileri beklemek için arabadan indiğimde çok yeni ayak izleri görüyorum. Bir Ayı ‘ya ait. Toprak yoldan orman içine çark etmiş.
Bu hafta Sinekli yaylada kampa gittik. Evet gerçektende Sinekliydi. Ama ben böyle terbiyeli sinek türü görmedim. Hiç konmuyorlar ve vızıldama sesleri yok. Sana yaklaşmıyorlar. Sadece belli bir mesafede kalabalıkça uçuyorlar. Aferin bu türe.