Kampa gidelim mi baba ile Haziran ayında gittiğimiz ilk kamp denememizden yağmur ve soğuğa rağmen biz ve çocuklar çok memnun kalınca ve biz de ilk denemenin acemiliğini yaşayıp kamp hayatı ile ilgili tecrübe kazanınca ikinci kamp macerası için cesaretlendik. Bu cesaretle kız kardeşim ve ailesini de Ankara’dan Kocayayla kampına katılmaya ikna ettim!
Herhalde bu kampta aklımızda en çok kalan manzara, mevsim itibarı ile yaşadığımız ani hava değişikliklerine istinaden oluşan sisli hava geçişleri idi. Herkesi hayrete bırakacak derecede hızlı ilerleyen ve bir anda göz gözü göremeyecek seviyeye ulaşan ve yine aynı hızda dağılan bu muhteşem doğa olayını deneyimleme şansımız oldu. Yürüyüş yollarımızın ufkundaki puslu ve gizemli rotalar, bizi ormana daha da ait hissettiriyor. Tüm kış boyunca kar suları ve yağmurlarla yıkanan toprağın kokusununu içimize çekerek ormanın derinliklerine doğru ilerliyoruz. Rakım itibarı ile yüksek bir bölgede olduğumuzdan henüz yaz sıcağını hissetmediğimiz tatlı bir bahar havası hakim.
Kamp duyurusunu yaptığımız andan itibaren sizden gelen sorular arasında son zamanlarda en çok sorulan şey "Araçlarımızı kamp alanına uzak olacak mı?"... En büyük çekincemiz yürümek ve hareket etmek olunca, piknik yerine kamp organizasyonuna geldiğimizi bir anda unutuveriyoruz.
O gün saat 04.30 gibi kalktım ve bir anda o günün baba oğul kamp günü olduğunu hatırladım ve hemen fırlayıp babamı kaldırdım babam niye bu kadar heyecanlısın diye sordu ben ona bugünün kamp günü olduğunu hatırlattım. Hemen kalkıp hazırlandık. Saat 05.30 gibi arkadaşım Ata’yı bekledik he bu arada Ata benden 3 yaş küçük bir arkadaşım. O da babasıyla kampa geliyordu. Onlar geldiğinde hemen eşyalarımızı indirip yolculuğa çıktık. Buluşma yerine varınca oradaki markete girdik ve kampta bize gerekli olan sebzeleri ve meyveleri aldık. Oradan ayrıldıktan sonra asıl yolculuğa başlamıştık.
YÖM Okulları ile yağmur duyurusuz kamp yapmadık daha. Yine benzer duyurular eşliğinde buluşma yerindeyiz. Çocuklar çok heyecanlı. Kamp yapmanın güzel bir şey olacağını doğal olarak biliyorlar sanki. Taraklı Karagöl yaylası da insan baskısı altında bir yer. Fakat hava yağışlı olunca kimseyle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Yaylacılarla karşılaşıyoruz yolda. Hayvanları ile yayla göçlerine başlamışlar. Yolda sürüler şeklinde koyun ve ineklerle karşılaşıyoruz.Karagöle kısa sürede ulaşıyoruz. Hemen kamp alanımıza yerleşip gerekli bilgilendirmeleri yapıyor ve kamp alanına yerleşiyoruz. İlk gün yürüyüşümüz hazırlıklar sonrası başlıyor.
Kışın ertesi yaylalara tekrar gitmeye başladığımızda bir takım değişiklikler gözlemleriz. Bunlar genelde yol ile ilgili düzenlemeler ?! olur. Ancak her zaman kullandığımız orman yolunda bu sefer biraz daha fazlasına şahit olduk. Seyreltme her dönem yapılan ve orman açısından faydalı bir uygulama iken, bu sefer tepeye doğru oldukça geniş 2-3 alan açacak şekilde yapılmış, bunun adı seyreltme olamaz...Yakın bir tarihte bu yaylaları bir bir insanoğlunun vahşetine kaybedeceğiz ve buradaki ekosistem yavaş yavaş şehrin parçası olmaya başlayacak.
Mayısın 2. Haftasına çiğdem yaylasını koymayı istedim çünkü sular çok çekilmeden yaylayı basıp küçük bir gölet oluşturan kar sularını görebilir belki de yüzebilirmiyiz acaba diye hayal ettim. Aklımda hep erinin çamur fotoğrafı var. Yine yağmur söylenceleri ve bundan dolayı iptaller yaşıyoruz. Yağmur konusunu çok çalışmak gerekiyor. Hava tahmin raporları bölgesel ölçüm istasyonlarından gelen veriler ve Bulut haritalarından ortaya çıkarılan tahminlerden oluşuyor. Doğa dengeleri gereği yağmur suyu bulutların haraketleri ile birlikte haraket ediyor.
2019 yılı biraz soğuk geçti. Bahar bir türlü gelmedi. Kampları planlamaya çalışıyoruz ama zaman sanki 1 ay geç gibi. Daha kimse bahar uyanmasında değil. Geçen hafta Permakamp Kampımız bile gecesinde soğuk yapmıştı. 4-5 Mayıs Taraklı kampı ise yine hafif yağış uyarıları içerisinde başlayacaktı. Bunda dolayı iptal edenler oluyor sürekli. Ve bu sebeple aslında harika bir haftasonunu kaçıranlar oluyor. Buluşma noktasından sonra yaylaya ulaşıp yerleşiyoruz. Doğa adına her yıl daha kötü uygulamalar gördükçe benimde artık içim acımaya başlıyor. Doğada zaman geçirmenin alışılmış yolları dışına neden çıkamadığımızı bir türlü anlamıyorum.
Permakamp’ımız 5 yılına girdi. Kurucu ailelerimizin büyük özverisi ve katkısı ile de devam ediyor. Kampların ne demek olduğunu deneyimlemek ve hiç yapmadıysanız İstanbul’dan fazla uzaklaşmadan çadır hayatını deneyimlemek için bulunmaz fırsattır bu kamplar. Hemde Ekoloji ve gıda birliğimiz konusunda da bir çok bilgiye ulaşabilirsin.
Sömestr tatilinde bir şey yapalım istiyorduk. Ama kayak yapanlar insanlar değildik. Eh, euro desen malumunuz, Avrupa seyahatleri bir süreliğine rafta. Peki hem bizim, hem çocukların hoşuna gidecek ne bulabilirdik? Üstelik okulların son haftasıydı, bu saatten sonra bir şey ayarlayabilir miydik? Bu düşüncelerle Kampa Gidelim Mi Baba’nın sitesine tıkladığımda karşıma şahane bir Kars programı çıktı. Boğatepe köyünde kara boğulacağımız, çocuklar için bir dolu eğlence sunan nefis bir 6 gün! Köy evleri, donmuş Çıldır Gölü yürüyüşleri, kızaklar, peynirler… Gidelim mi? Gidelim!