Uzun süren kışın ardından yaylalara merhaba demek, toprağın ve baharın kokusunu içimize çekip bizi bekleyen maceralara doğru yola çıkmaya hazırız. Ekibimiz her zamanki gibi neşeli ve yaylaya varmak için sabırsızlar. Bu seferki kampımıza 3 tane birbirinden akıllı hayvan dostumuz da katılıyor, Kuki, Freyr ve Zeo. Onların da yabana özlemlerini kamp alanına ilk vardığımız dakikadan itibaren gözlemliyoruz. Sıkı arkadaş olup oyunlar oynamaya başlıyorlar.
Uzun ve sert geçen bir kışın ardından yine bahar kendini gösterdiğinde bizim de içimizi bir heyecan kaplamaya başlıyor. Ne kadar da özlemişiz bir araya gelmeyi, birlikte ateş başı sohbetlerini, kamp kurmayı, bahçede çalışmayı, deneyim paylaşmayı, doya doya oynamayı...
Hep birlikte bahara merhaba diyoruz bu haftasonu.
Sabah serin, toprak yumuşak. Güneş henüz yüzünü göstermedi. Yerlerde hala bol çamur ve su birikintileri. Tam da çocukların sevdiği gibi. Saatlerce oynayabilir çocuklar hiç sıkılmadan, anı yakalayıp eğlencenin tadına vararak. Bize de geride durmak ve izin vermek düşer hiç karışmadan.
Yılın ilk kampı olduğundan sabah ekipte tatlı bir telaş. Tüm hazırlıklar tamam. Katılımcılarımızı tek tek karşılıyoruz. Gittikçe çoğalarak hep birlikte ekolojik gıdalar ile hazırlanan mis gibi kahvaltımızı yaparak başlıyoruz güne.
Çocuklar orman yürüyüşüne giderken kampta kalan yetişkinler ile kısa bir oryantasyonun ardından koyuluyoruz çiftlik işlerine. Kampta her zaman yapılması gereken işler mevcut Mevsimine göre değişen bahçe işlerinin yanında yapı işleri de iş planımızdan hiç eksik olmaz. Kamplarımızda bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmak ise olmazsa olmazımız. Bu haftasonu da büyük küçük sirke yapmayı öğreniyoruz hep birlikte.
Yaz bahçemizin hazırlıkları devam ediyor. Bir taraftan yükseltilmiş sebze yataklarını hazırlarken bir taraftan da sulama hattını çekmeye devam ediyoruz.
Öğleden sonra sirke yapımı, tavuk bakımı derken zaman ne de hızlı geçti. Biraz yavaşlama zamanı. Çocuklar ile mandala, resim saati başlarken yetişkinler fermantasyon sohbetlerinde.
Ve çocukların sabahtan beri heyacanla bekledikleri an. Çadırlar kuruluyor ve başlıyor başka bir oyun.
Akşam yemeğinin ardından yanan kamp ateşi etrafında ısınırken dalıyoruz masallar alemine, ekolojik sohbetlere.
Ertesi sabah Permakamp günü katılımcılarımızın da bize katılmasıyla daha bir coşkulu diyoruz “Bahara Merhaba.”
Sakin ve huzurlu bir günün ardından yüzlerde kocaman bir tebessüm ile uğurluyoruz katılımcılarımızı bir daha görüşmek üzere dilekleriyle.
Seteney Koz
Artık Kasımın sonuna geliyoruz. Sonbaharın son günleri. Havalar soğumaya başladı. Artık güneşli günler pek nadir. Bu haftasonu ise bize hediye gibiydi adeta. Günlük güneşlik…
Bu hafta mutfakta kurucularımızdan Onur ve Seda var. Artık kış menümüz oturdu. Üreticimizden aldığımız sebzeler çeşitlendi. Mutfak ekibinin kış sebzeleri ile hazırladığı nefis yemekleri yiyiyoruz bu hafta.
Katılımcılarımızın gelişiyle kahvaltı başlıyor. Bulaşık ve toparlanmanın ardından başlıyor hava kaykayımız mesaisine. Ağlar keşfediliyor kaykay sırası beklerken. Malum çocuk sayımız sıra oluşturacak kadar kalabalık bu hafta. Sincabımız da selamlıyor çocukları daldan dala atlayarak.
Çocuklar ile orman yürüyüşüne giderken yetişkinler ile oryantasyon ve sohbet zamanı başlıyor. Oryantasyon uzun sürdü bu sefer, cevaplanacak bir çok soru vardı. Çocuk çalışmalarında bir çok deneyim kazandık. Meraklı soruları severiz. Kampagidelimmi ve Permakamp ailesi geniş bir aile. Farklı seviyelerde sorumluluk alan, farklı şekillerde taahütler veren yatırım yapan ya da farklı şekillerde destek veren ya da gönülden yanımızda olan çok katmanlı geçişken bir aile. Kampımızdan içeri giren her aile, web sitesi takipçilerimiz de bu ailenin bir parçası.
Orman tam kış havasına bürünmüş bu hafta. Yapraklar dökülmüş, yerde bir halı oluşturuyor. Daha bir aydınlık, daha bir nemli kokuyor. Mantarlar çeşitlenmiş. Su birikintilerini inceliyoruz, karşımıza çıkan ağaçları öğreniyoruz, mola yerimizde barınak yapımına girişiyoruz. Herkes kendi taşıyabileceği kadarını sırtlıyor getiriyor barınağa. Ağaçlara çıkmak serbest. Orman yürüyüşümüzde çıkış yokuşu biraz zorlasa da iniş güle oynaya pek bir keyifli oluyor.
Kampa vardığımızda çocuklar anne babalarına koşuyor büyük bir heyecanla. Ormanda yaptıklarını anlatmaya. Ama herşeyi anlatmadıklarını biliyoruz. Anıları onlara özel.
Öğle yemeğinin ardından bezelye, taze soğan, bakla ekimi yapıyoruz. Doğa çalışmalarını bütüncül kurguluyoruz. Özen ve yoğunlaşma dışarıdan verilemiyor, pozitif örnekler ve ortam tasarımı, birlikte çalışmak, algı açıklığı ve duygu yoğunluğunu getiriyor. Özenle ekimi yapılan yeni bahçenin yeri belli olsun diye etrafı ipli çitler ile çeviriyoruz. Permakamp'ta yanlışlıkla ekili alanlara basılmaması ve planlama için bu işaretlemeler çok önemli. Ekili alanlar çok değerli. Geçen yaz hasat ettiğimiz atalık akbuğday taneleri bu iklimde bu topraktaki ilk ürünlerdi. İlk sene tanışma senesiydi. Bu seneki nesil ortama daha aşina olacak. Hasat ettiğimiz buğdayları tekrar ekmeye karar verdik ve ekim ayında toprak ile buluşturduk. Kasım ayında yemyeşil bir çayır görüntüsü oluştu. Ama korumak lazım, koca buğday tarlası da işaretlenir miymiş demeyin. Aaa burada buğday mı ekiliymiş, haberim yoktu olmasın sonra!
Çay saatine bir katılımcımız çocuklar için evden nefis atıştırmalıklar getirmiş. Mis gibi ev yapımı ikramlar candır bizim için. Başımızın üstünde her zaman yeri var:) Çocular ise bu süprize ayrıca çok sevindiler ve hepsini afiyetle lüplettiler. Kampımızda paketli gıda, hazır ve katkı maddeli ürünler tüketmiyoruz, ayrıca tükettirmiyoruz. Getirdiğimiz yiyecekleri ise tüm çocuklara ikram edebilecek miktarda getiriyoruz. Paylaşmak en güzeli tabii ki. Ancak pandemi dolayısıyla elden ele paylaşımı sınırlıyoruz.
Çay saati sonrası çocukların bir kısmı hava kaykayında kayarkan bir kısmı da alet kullanmayı öğrenmek istedi ve çekiç ve çivi kullanarak yeni ekili alanlarımız için tabelalar hazırladı.
Tüm katılımcılarımız komşumuz Cam Ocağı'nın oadalarında konaklıyor bu kamp. Havalar soğudukça Cam Ocağı konaklama seçeneğimiz daha bir cazip bulunuyor katılımcılarımız tarafından. Çadır kurulumuna zaman ayırmasak da yine de çadır seçimi, uyku tulumu seçimi ve kullanımına dair bilgileri paylaştık.
Günlerin kısalması mevsimin gereği. Akşam yemeğini erkene çekmiş olsak da akşam yemeğinin son kısmı loş bir ortamda tamamlanıyor.
Havanın çabuk kararması kamp ateşinin de karanlıkta yakılmasını getiriyor. Kalabalık bir ekip kamp ateşini hızlıca yakıyor. Kamp ateşi güçlü. Masalların ardı arkası kesilmiyor. Her çocuğun anlatmak istediği masallar, fıkralar sormak istediği bilmeceler, gösterilecek popüler dans figürleri ve şarkılar var. Bir sıra oluşturma ihtiyacı oluşuyor. Yetişkinlerin bilmediği ama bütün çocukların bildiği şarkılar ağızlarımızı açık bırakıyor. Melis ve Derin'in iki farklı masalı iç içe geçirerek sırayla birer cümle söyleyerek anlatması ve dinleyenlerin her iki masalı da dikkatlice dinlemesi ateş başı anlatıcılığına yeni bir boyut kattı.
Hediye gibi sisli bir sabah. Kahvaltı zamanı ise günlük güneşlik
Çocuklar ile tohum üzerine sohbet ederek başlıyoruz tohum topu atölyemize. Sayımız bir hayli kalabalık. Farklı yaş grupları bir arada. O zaman tam takım çalışmasına müsait bir kadroyuz demektir. Hızlı bir iş bölümünün ardından başlıyoruz çalışmaya. Tohum topu için yumuşak ve otlardan temizlenmiş toprağa ihtiyacımız var. Bir grup hemen kapıyor kürekleri başlıyor kazmaya. Çamur hazırlamak için birazda suya ihtiyacımız var . Iki kişide koşuyor su getirmeye. Toprağımız ve suyumuz hazır olunca bir grup da başlıyor yoğurmaya. Çamurumuz hazır. Açıyoruz poğaça gibi, koyuyoruz tohumlarımızı ve yuvarlıyoruz pürüzsüz oluncaya kadar. Güneşe koyup kurutuyoruz. İşte tohum toplarımız hazır. Yanında götürmek isteyenler alıyor birer ikişer. Kalanı da fırlatıyoruz buğday tarlasına.
Tohum topu toprağı kazarak ekme şansımız olmadığı zamanlarda kullanabileceğimiz bir tohum ekme yöntemi. Tohumları gelişigüzel attığımızda, rüzgar uçurabilir, böcek veya hayvanlar tarafından yenilebilir veya çürüyebilirler. Ancak tohum topu yaparak tohumları uygun şartlar oluşuncaya kadar dış etkenlerden koruyabiliriz. Tohum toplarının ana malzemesi kildir. Kil oranı yüksek bir toprak ise tek başına yeterli.
Tohum topu atölyesi bitiyor ancak çamurla oyun daha yeni başlıyor. Çukurun içine girip saatlerce oynayanlar, kovayla su taşıyıp şelale yapanlar, yüzlerine maske yapıp dolaşanlar, yeniden tohum topu yapımına girişenler… "yemek hazır" sesine kadar bitmiyor çamurlu işler.
Anne babalar güneşin keyfini çıkarıyor. Çocukların yanlarına hiç uğramadığını nedense çok sonra farkediyorlar. Bir gün içindeki değişimi gözlemliyoruz.
Öğle yemeği sonrası gıda birliğimizin ambarı açılıyor katılımcılarımıza. Ertesi gün okul var ama güzel havanın keyfini sürmek ağır basıyor. Akşam üzeri bir bir uğurluyoruz katılımcılarımızı.
Seteney Koz
Eylül ayı iklimi kamp için güzel. Yazın son günleri sonbaharın başı. Aynı ilkbaharda olduğu gibi doğada bu geçiş döneminde gözlemlenecek bir çok sır ve ilişkiler bütünü var. Ekolojik ayak izini azaltmak ve karşılıklı fayda için yakın köyler ile de ilişkiyi önemsiyoruz çiftlik olarak. Nasıl kampın kalbi mutfaksa yakın çevredeki köyler ile de kamptaki bereketi destekleyecek şekilde ilişki kurmak bizim tasarımımızda var. Beyhan Abla bu hafta mutfakta. Sakine Ablanın geleneksel fırınında yaptığı ekşi mayalı ekmekler, Beytullah Abinin bahçesinden sebzeler, Levent Abinin Afyon yaylalarından gelen etleri, karşı köydeki mandaların sütünden Salim Usta'nın yaptığı yoğurt yine bu hafta soframızda.
Katılımcılarımızı bugün Permakamp çocukları karşılıyor. Permakamp çocuklarının ilk görevi dikkat edilecek alanları o gün gelen katılımcılarımıza öğretmek.
Yetişkinler yerleşme ardından çaylarını içerken çocuklar oyun alanına gidiyor. Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir macera istasyonumuz var. Bu istasyonda herşey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykaylı, altkatın yarı zemin tahtası döşenmemiş.
Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yanlız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.
Ekolojik gıdalardan hazırlanmış kahvaltının ardından bütün katılımcılar bulaşıklarını kendi yıkıyor. Herhangi bir faaliyetimiz sonucu ortaya çıkan sonuçlardan sorumluyuz ne de olsa. Farkındalık burada başlıyor. Bazı çocuklar işi oyuna çevirmişler bulaşığını yıkamayı unutanların bulaşıklarını da yıkıyorlar. Başkasının bulaşığını yıkamak; zorlama olmadan, söylenmeden. Çocuklar mutluluğun sırrını biliyor.
Kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, büyükler için oryantasyon ve sohbet zamanı.
Orman ekibi yola koyuluyor. Biz neden gidemiyoruz diyen büyükler de olmuyor değil. Yapılandırılmamış oyun alanlarında yetişkinlerde yeterince geri durabilirse, çocuklar için tam bir mutluluk alanı oluşur. Bir çocuğun anılarını tasarlayamayız. Anılar derin ve kalıcı olur. Mesela bu büyüklük, boşluk içerisinde çocukta empati gelişir. Artık farklı duygular oluşur. Kamplarımızı tasarlarken bu etkenlere zemin hazırlayan doğa farkındalığı çalışmaları yürütürüz. Mesela çocukların kendi hikayelerini yazmaları için orman yürüyüşüne ebeveynler katılmaz. Mücevher böcek, sihirli mantar, kaybolan yavru keçi…..
Çocukların ormandan dönüşüyle sohbetimiz sona eriyor. Şimdi maceraları dinleme zamanı.
Mutfaktan gelen yemek hazır nidası hepimiz için candır:) Bu nida güçlü olmak zorundadır ki işe dalmış birisine de duyurabilelim. Kamptaki herkes yemeğe çağırılır. Nefis bir öğle yemeğini çocuklar kendi masalarında yetişkinler kendi masalarında sohbet muhabbet keyifle yiyiyoruz. Ardından atölye zamanı.
Bu hafta kışlık hazırlıklara devam. Fermantasyon önemli bir konu. Bu haftaki atölyelerimizi bu konu etrafında oluşturduk. Hep birlikte sirke ve turşu yapımını öğreniyoruz.
Bakteriler yaşam için vazgeçilmez. Toprakta, bedenimizde, her yerde varlar. Hepsi de yararlı. Bakterilerden çürütücü olanları genelde pek sevilmese de dünyadaki hayat döngüsünün önemli bir parçası. Gıda üretiminde mesela sirke yaparken bakteriler bize yardım ediyorlar. Bugün sirke için elmaları keserken bunları konuşuyoruz. Elmalardan sirkeye giderken iki farklı bakteri ailesi tam da zamanı geldiğinde uygun zamanda devreye giriyorlar. Biz sadece ortamı kuruyoruz. Sirke yaparken bakterileri gözlemlemek hayata dair örüntüleri keşfetmemize de yardımcı olabilir. Bir bakıyoruz çocuklar da gelmiş elma kesmeye başlamış.
Çocuklar kendilerine alan açılınca çok hızlı biçimde kendiliğinden sorumluluklar almaya başlar. Çevresel farkındalık ile gözlemlemeye, tartmaya başlar. Güçleri az değildir. Bizim yaptığınız herşeyi yapabilirler. Biraz destek sadece. Bazen anne babalara riskli gelebilecek durumlar kolaylaştırıcının desteği ile etkili bir öğrenme ve deneyimleme biçimine ışık tutar ve cesaret verir. Kamplarımızı buna göre tasarlar ve uygularız.
Bir grup sirke atölyesindeyken diğer tarafta bir grup da atık paletleri parçalayıp, kesip tabureler çaktılar. Serbest Gezen Çocuklar programına katılan çocukların oturması için düşünülen bu tabureler üst üste konunca bir masalda birbirinin üstüne çıkan mızıkacı hayvanlara benzemiş.
Bu kadar iş güçten sonra yavaşlama zamanı. Çocuk atölyeleri başlıyor, Önce resim yapmak istiyor çocuklar müzik dinleyerek. Ardından en sevilen yün iplerden yaptığımız Mandala. Motor becerilerini geliştiren, yaratıcılığı destekleyen keyifli bir iş mandala yapmak. Ancak bir şartı var. Düğüm atabilmek. Oturup önce düğüm atmayı öğreniyoruz. Ardından mandala...
Kampımızın tavuk kümesinde tavuklarımız yaşamaya başladılar. Mutfaktan çıkan yemek artıkları tavuklar için mükemmel bir besin. Tavukları beslemek ise kamptaki çocukların işi. Çocuklar çadır kurmak için, kümes işlerinin bitmesini beklememezi istedi bizden. Deneyimli kampçılar çadırlarını hızlıca kurup ilk kez çadır kuracaklara yardımcı oldular.
Akşam yemeğinin ardından güçlü kamp ateşinin etrafında toplandık. Ateş büyülü bir ortam kuruyor. Bu kadim gelenek hepimizin genlerine kazınmış. Kamplara ilk kez gelen çocuklar ve tabii büyükler uzun süre ateşin büyüsünden kendini alamıyor. Çocukların heyecanının yatışmasını beklemek, ateş ile ilgili ihtiyacın giderilmesini beklemek, geri durmak kamp liderinin görevi. Ancak grup olarak kendiliğinden bir dinginlik yakalandığında masal başlayabilir.
Fakat ateş başı sohbeti uzun. Çocuklar yattıktan sonra, ebeveynler keyfe devam ediyor.
Pazar günü erken kalkanlar taze çayı içerlerken çadır deneyimlerini paylaşıyorlar. Konaklama için iki seçenek var kampımızda. Çadır ve komşumuz Cam Ocağı Vakfı'nın misafir odaları. Havalar soğudukça Cam ocağı misafirhanesi daha bir cazip geliyor katılımcılarımıza. Kamplara günü birlik katılmak da mümkün tasarımımızda.
Kahvaltı sonrası çocuklar kitap okumak için Nar Cafeye gidiyorlar. Bugün ayrıca turşu atölyemiz var. Açık kaynak felsefesi ile bilgi ve deneyimimizi paylaşıyoruz. Sirke ve turşu kampımızın ambarında yerini alacak. Kamp mutfağında, kurucu ailelerin mutfağında ve katılımcılarımızın mutfağında kullanılacak.
Öğle yemeğinin ardından Ambarımız açılıyor katılımcılarımıza. Birlikte yaptığımız turşular raflarda yerini alıyor. 15 gün sonra yenmeye hazır olarak.
Ve bir kampımızın daha sonuna geliyoruz katılımcılarımızı bir bir uğurlayarak.
Seteney Koz
Eylül ayı iklimi kamp için güzel. Yazın son günleri sonbaharın başı. Aynı ilkbaharda olduğu gibi doğada bu geçiş döneminde gözlemlenecek bir çok sır ve ilişkiler bütünü var. Ekolojik ayak izini azaltmak ve karşılıklı fayda için yakın köyler ile de ilişkiyi önemsiyoruz çiftlik olarak. Nasıl kampın kalbi mutfaksa yakın çevredeki köyler ile de kamptaki bereketi destekleyecek şekilde ilişki kurmak bizim tasarımımızda var. Beyhan Abla bu hafta mutfakta. Sakine Ablanın geleneksel fırınında yaptığı ekşi mayalı ekmekler, Beytullah Abinin bahçesinden sebzeler, Levent Abinin Afyon yaylalarından gelen etleri, karşı köydeki mandaların sütünden Salim Usta'nın yaptığı yoğurt yine bu hafta soframızda.
Katılımcılarımızı bugün Permakamp çocukları karşılıyor. Permakamp çocuklarının ilk görevi dikkat edilecek alanları o gün gelen katılımcılarımıza öğretmek.
Yetişkinler yerleşme ardından çaylarını içerken çocuklar oyun alanına gidiyor. Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir macera istasyonumuz var. Bu istasyonda herşey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykaylı, altkatın yarı zemin tahtası döşenmemiş.
Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yanlız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.
Ekolojik gıdalardan hazırlanmış kahvaltının ardından bütün katılımcılar bulaşıklarını kendi yıkıyor. Herhangi bir faaliyetimiz sonucu ortaya çıkan sonuçlardan sorumluyuz ne de olsa. Farkındalık burada başlıyor. Bazı çocuklar işi oyuna çevirmişler bulaşığını yıkamayı unutanların bulaşıklarını da yıkıyorlar. Başkasının bulaşığını yıkamak; zorlama olmadan, söylenmeden. Çocuklar mutluluğun sırrını biliyor.
Kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, büyükler için oryantasyon ve sohbet zamanı.
Orman ekibi yola koyuluyor. Biz neden gidemiyoruz diyen büyükler de olmuyor değil. Yapılandırılmamış oyun alanlarında yetişkinlerde yeterince geri durabilirse, çocuklar için tam bir mutluluk alanı oluşur. Bir çocuğun anılarını tasarlayamayız. Anılar derin ve kalıcı olur. Mesela bu büyüklük, boşluk içerisinde çocukta empati gelişir. Artık farklı duygular oluşur. Kamplarımızı tasarlarken bu etkenlere zemin hazırlayan doğa farkındalığı çalışmaları yürütürüz. Mesela çocukların kendi hikayelerini yazmaları için orman yürüyüşüne ebeveynler katılmaz. Mücevher böcek, sihirli mantar, kaybolan yavru keçi…..
Çocukların ormandan dönüşüyle sohbetimiz sona eriyor. Şimdi maceraları dinleme zamanı.
Mutfaktan gelen yemek hazır nidası hepimiz için candır:) Bu nida güçlü olmak zorundadır ki işe dalmış birisine de duyurabilelim. Kamptaki herkes yemeğe çağırılır. Nefis bir öğle yemeğini çocuklar kendi masalarında yetişkinler kendi masalarında sohbet muhabbet keyifle yiyiyoruz. Ardından atölye zamanı.
Bu hafta kışlık hazırlıklara devam. Fermantasyon önemli bir konu. Bu haftaki atölyelerimizi bu konu etrafında oluşturduk. Hep birlikte sirke ve turşu yapımını öğreniyoruz.
Bakteriler yaşam için vazgeçilmez. Toprakta, bedenimizde, her yerde varlar. Hepsi de yararlı. Bakterilerden çürütücü olanları genelde pek sevilmese de dünyadaki hayat döngüsünün önemli bir parçası. Gıda üretiminde mesela sirke yaparken bakteriler bize yardım ediyorlar. Bugün sirke için elmaları keserken bunları konuşuyoruz. Elmalardan sirkeye giderken iki farklı bakteri ailesi tam da zamanı geldiğinde uygun zamanda devreye giriyorlar. Biz sadece ortamı kuruyoruz. Sirke yaparken bakterileri gözlemlemek hayata dair örüntüleri keşfetmemize de yardımcı olabilir. Bir bakıyoruz çocuklar da gelmiş elma kesmeye başlamış.
Çocuklar kendilerine alan açılınca çok hızlı biçimde kendiliğinden sorumluluklar almaya başlar. Çevresel farkındalık ile gözlemlemeye, tartmaya başlar. Güçleri az değildir. Bizim yaptığınız herşeyi yapabilirler. Biraz destek sadece. Bazen anne babalara riskli gelebilecek durumlar kolaylaştırıcının desteği ile etkili bir öğrenme ve deneyimleme biçimine ışık tutar ve cesaret verir. Kamplarımızı buna göre tasarlar ve uygularız.
Bir grup sirke atölyesindeyken diğer tarafta bir grup da atık paletleri parçalayıp, kesip tabureler çaktılar. Serbest Gezen Çocuklar programına katılan çocukların oturması için düşünülen bu tabureler üst üste konunca bir masalda birbirinin üstüne çıkan mızıkacı hayvanlara benzemiş.
Bu kadar iş güçten sonra yavaşlama zamanı. Çocuk atölyeleri başlıyor, Önce resim yapmak istiyor çocuklar müzik dinleyerek. Ardından en sevilen yün iplerden yaptığımız Mandala. Motor becerilerini geliştiren, yaratıcılığı destekleyen keyifli bir iş mandala yapmak. Ancak bir şartı var. Düğüm atabilmek. Oturup önce düğüm atmayı öğreniyoruz. Ardından mandala...
Kampımızın tavuk kümesinde tavuklarımız yaşamaya başladılar. Mutfaktan çıkan yemek artıkları tavuklar için mükemmel bir besin. Tavukları beslemek ise kamptaki çocukların işi. Çocuklar çadır kurmak için, kümes işlerinin bitmesini beklememezi istedi bizden. Deneyimli kampçılar çadırlarını hızlıca kurup ilk kez çadır kuracaklara yardımcı oldular.
Akşam yemeğinin ardından güçlü kamp ateşinin etrafında toplandık. Ateş büyülü bir ortam kuruyor. Bu kadim gelenek hepimizin genlerine kazınmış. Kamplara ilk kez gelen çocuklar ve tabii büyükler uzun süre ateşin büyüsünden kendini alamıyor. Çocukların heyecanının yatışmasını beklemek, ateş ile ilgili ihtiyacın giderilmesini beklemek, geri durmak kamp liderinin görevi. Ancak grup olarak kendiliğinden bir dinginlik yakalandığında masal başlayabilir.
Fakat ateş başı sohbeti uzun. Çocuklar yattıktan sonra, ebeveynler keyfe devam ediyor.
Pazar günü erken kalkanlar taze çayı içerlerken çadır deneyimlerini paylaşıyorlar. Konaklama için iki seçenek var kampımızda. Çadır ve komşumuz Cam Ocağı Vakfı'nın misafir odaları. Havalar soğudukça Cam ocağı misafirhanesi daha bir cazip geliyor katılımcılarımıza. Kamplara günü birlik katılmak da mümkün tasarımımızda.
Kahvaltı sonrası çocuklar kitap okumak için Nar Cafeye gidiyorlar. Bugün ayrıca turşu atölyemiz var. Açık kaynak felsefesi ile bilgi ve deneyimimizi paylaşıyoruz. Sirke ve turşu kampımızın ambarında yerini alacak. Kamp mutfağında, kurucu ailelerin mutfağında ve katılımcılarımızın mutfağında kullanılacak.
Öğle yemeğinin ardından Ambarımız açılıyor katılımcılarımıza. Birlikte yaptığımız turşular raflarda yerini alıyor. 15 gün sonra yenmeye hazır olarak.
Ve bir kampımızın daha sonuna geliyoruz katılımcılarımızı bir bir uğurlayarak.
Seteney Koz
Güneşli ve taze bir Ağustos sabahı. Şehrin sunduğu seçenekler ile yetinmeyen maceracı katılımcılarımızı karşılıyoruz. Alışıldık bir tanıtım faaliyetimiz hiç olmadı. Web sitemiz de hızlıca bir kaç tıklama ile kayıt olmaya uygun tasarlanmamış. Okumak keşfetmek ve biraz da cesaret etmek gerekiyor. Böylece alışıldık şehir seçeneklerinden ayrışıyoruz. Gerçekten ne istediğini bilen katılımcılarla kamplar bir o kadar keyifli oluyor.
Ağustos ayının sıcak bir günündeyiz. İstanbul yanıyor. Ağaçlarla kaplı Permakamp bize serin alanlar sunuyor.
Yavaş yavaş aileler kampa giriş yaparken, ikinci kez gelen aileler hemen sohbete başlıyor. Çocuklar sanki dün kamptaymış gibi oyuna başlıyorlar. Geçen sürede kamptaki değişiklikleri hemen farkettiklerini de belli ediyorlar. Onlardan bir şey kaçmaz.
Mutfak bu hafta Permakamp kurucularından Nesrin'den soruluyor. Menü yine kaynağını bildiğimiz ekolojik zehirsiz sağlıklı gıdalardan oluşuyor. Bunun neden önemli olduğu üzerine oryantasyonda bolca sohbet ediyoruz.
Kahvaltı sonrası çocuk toplantısında önemli bir konuyu konuşuyoruz ve orman yürüyüşü yapma kararını hep beraber alıyoruz. Hazırlıklar sırasında yerlerdeki fındıklar keşfediliyor. Fındık toplamak bir anda en önemli işimiz haline dönüşüyor. Ne kadar da çok fındık varmış meğer. Kırıp içindekilere bakalım mı? Herkese ancak birer fındık çıkıyor yemek için. Gerisini kurtlar yemiş:)) Kimmiş ki bu kurtlar? Fakat o da ne: o beyaz kurtçuklar ne de güzeller. Biraz da kurtçukları inceleyip, sevdikten sonra artık ormana gidebiliriz.
Kamplarımızda günlük akışımızda bir detayı yakalayıp, onu doğru işlemeye özen gösteririz. Bir anda tüm çocukların korktukları ya da tiksindikleri fındık kurdu en sevilen, elden ele dolaşan yakın dostları olur. Bu öğrenme biçimi inanılmazdır çocuklar için. Farkındalık ve detayları yakalayıp işlemek ise bir kolaylaştırıcının en önemli görevidir.
Çocuklar ormandayken yetişkinler için çay molası ve sohbet zamanı. Bu esnada kampagidelimmibaba, benimleoynarmısınanne ve Permakamp'ın kuruluş hikayelerinden başlıyoruz. Permakamp, topluluk destekli bir sosyal kooperatif. Gıda birliğimiz, ambarımız, yapı işleri, yürüyen evler, hurda dönüşümü, bahçecilik ,ekim dikim işleri, kompost işleri ve kompost tuvalet... Bunun dışında Permakamp Günü, Fermentfest, Keçi Peynirliği Kardeşliği gibi organizasyonlarımız ile çocuklarla yapılan çalışmaları da konuşuyoruz. Öğretmenimiz Doğa, Serbest Gezen Çocuklar programlarından kısaca bahsediyoruz. Günün işleyişini paylaşıyoruz. Merak edenlerle Permakamp tasarımı ve uygulamalarını daha fazla konuşacak bolca zamanımız oluyor.
Enfes öğle yemeğinden sonra, sapla samanı ayırma zamanı.
30 yıllık bir patozumuz ve 60 yıllık bir eleğimiz var. Antika sayılırlar. Çalışır tutmak için çaba sarfediyoruz. Patoz hasat edilen kesilen buğdayları döverek tanelerin ayrılmasını sağlıyor. Fakat hafif saplar ile ağır taneler karışık halde. Elek ise taneleri ayırmaya yarıyor. Bütün bu işlerin nasıl döndüğünü gözümüzle görebiliyoruz. Mekanizma basit ama zekice. Çocuklar da iyi çalışıyor, bolca gözlem yapıyor. Herkesin yapacak bir işi var harman yerinde. Çevresel öğrenme ile çocuklar kendilerine bir şey anlatılmadığı halde merakı da içine alan yoğun bir katılım ve derin bir öğrenme sürecine giriyor. Arada olaya farklı yorumlar katanlar da oluyor tabii. Ekolojik Çocuk Kampları ve Permakamp Günleri ile katılımcılarımız bizimle birlikte değişik uygulamaları deneyimleme, gözlemleme şansına sahip oluyor.
Çiftliğimizde topluluğumuz için herkesin ucundan tutacağı işlerimiz vardır. Akşam yemeğinde salata için semizotuna ihtiyacımız var. Bahçeden birlikte hasad ettiğimiz bir sürü semiz otunun ayıklanması gerekiyor. Bunun oyundan daha önemli olduğunu düşünenler de vardı kampta:)
Bir kova semiz otunu sabırla temizliyor çocuklar. Kabuğumuzdan çıkıp birileri için emek sarf etmek, hiç beklemediğimiz bir zamanda güzelliklerler getirir, bizi mutlu eder aynı zamanda. Akşam yemeğinde teşekkürleri kabul eden çocukların yüzündeki gülüş ve gurur müthişti.
Güneşte çalışanlar için gölgede bir mola, isteyene bir çay, isteyene soğuk bir içecek pek de iyi geldi. Hele bir de buzzz gibi karpuz büyük küçük herkes tarafından güle oynaya güzelce lüpletildi.
Akşam yemeği öncesi sakinleşme ve yavaşlama zamanı. Mandala, resim, sohbet derken çadır kurmaya gidiyoruz. Kısa bir kampçılık eğitimi eşliğinde çadırlar kuruluyor. Ateş alanı hazırlanıyor.
Güveçte ağır ağır pişen nefis akşam yemeği yendikten ve hızlıca bulaşıklar yıkadıktan sonra ateş alanına geçiyoruz. Masalın ardından çocuklar uyumaya gidiyor. Büyükler ateş başı sohbetlerine dalıyor.
Herkesin ihtiyacı farklı. Ertesi gün dinlenmeyi tercih edenler olduğu kadar daha fazla buğday elemek ve avucuna almak isteyenler de vardı. Bu yılki buğday hasadımız yaklaşık bir buçuk aydır sürüyor. Her hafta başka katılımcılarımız ve kurucularımızın eli değdi hasada. Kimi biçti, kimi başağını kırdı, kimi potozunda, kimi eleğinde, kimi de çuvalı asıp döğmesinde çalıştı. Her aşamasında çocuklar vardı. Hem de büyük bir merakla ve istekle atalık tohumla yetişmiş akbuğday tanelerini sapından ayırmak üzere.
Bir soru geliyor, bu eski yöntem güzel ama arada kayıplar oluyor. Evet doğru arada kayıplar var. Bunları en aza indirmeye çalışıyoruz ama üç paydan sadece biri bizim. Eskilerin dediği gibi: kurda, kuşa, aşa. Permakamp'ın bütüncül tasarımında yabani kuş popülasyonunu arttırmak da var. Tarlada kalan taneler kuşların besini. O kuşların dışkısı ise mükemmel bir gübre.
Çocuklar kahvalatı sonrası enerjilerinin bir kısmını kesme ve çakma işlerinde kullanmak istediler. Tercihleri kendileri için tahtadan oyuncaklar yapmaktı. Alet kullanımını öğrendikten sonra yaptılar oyuncaklarını, gerek gördüklerinde büyüklerden yardım alarak.
Öğle yemeği sonrası gıda birliğimizin ambarı misafirlerimize açılıyor. Büyük küçük herkes meraklı ambarda ne var diye:)) Kimi tadına doyamadığı şekersiz fıstık ezmesini kucaklıyor, kimi ilk defa yediği ve tadına bayıldığı keçi peynirini. Daha neler neler var ambarımızda...
Bir kampın daha sonuna geliyoruz yüzlerde gülümseme ve tatlı bir yorgunluk ile.
Seteney Koz
Bu haftasonu hava durumu yağışlı gösteriyor. Katılımcılarımız da arayarak soruyorlar: Hava yağmurlu, kamp olacak mı ?
Yağmur kamp yapmamız için bir engel oluşturmuyor. Haziran ayındayız. Bir gün içinde toplasanız iki saat yağmur yağar, o da bize dinlenme ve sohbet imkanı sağlar.
Yağmurlu bir kamp çocukların gelişimi için muhteşem bir fırsattır. Yağmurun insanları eritmediğini, korkulacak bir şey değil hatta eğlenceli olduğunu, kirlenmenin güzel olduğunu, su birikintilerinde ve çamurda oynamanın ise tarifsiz bir mutluluk olduğunu yaşayarak öğrenirler. Zorluklarla başa çıkmak için de harika bir egzersizdir
Bu kampımızda, mutfakta iki gün boyunca Permakamp kurucularımızdan Onur ve Seda bize yerel üreticilerden temin ettiğimiz ürünler ile nefis yemekler hazılıyorlar. Mis gibi bir kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, yetişkinler için oryantasyon zamanı. Çocuklar yürüyüş için telaşlı ve heyecanlı bir hazırlık sonrası benimle kamptan ayrılırken büyükler ile de Permakamp ve kampagidelimmibabayı tanımak üzere Gökhan oryantasyona başlıyor.
Ormanın gizli hikayelerini bulabilmenin tek yolu yürümek. Çocuklar bunu çok iyi biliyor. Normal yollardan yürümeyi de pek sevmeyiz. O zaman nasıl keşfeder maceranın tadına varırız?
Orman yürüyüşünde bizi bolca mantar ve kuş cıvıltıları karşılıyor. 45 dakikalık yürüşün ardından eğimli patikanın sonlarına doğru çocuklar bir ağaç ev keşfediyor. Bir diğeri sarmaşıktan salıncak yapıyor, sallanıyor. Büyük bir kaya en çok sevilen oyun alanımız oluyor.
Hepimiz çocuğumuz esnek düşünsün, yaratıcı olsun, özgüveni yüksek olsun, kendini doğru ifade etsin isteriz. Doğa dengeleyen enerjisi ile kimin ne ihtiyaçı varsa onu verir, iyileştirir. Bizler de buna uygulamalarımızla aracılık ederiz. Orman bizim oyun alanımız olur. Doğa farkındalığı hem kendimizi hemde çevremizi algılamak için muhteşem bir yol.
Oryantasyonda kampagidelimmibaba fikrinin çıkış noktasından başlıyoruz. Permakamp'ın kuruluş hikayesi, işleyişi ve yaşamdan örnekleri paylaşıyoruz. Kompost tuvalet hayli ilgi çekiyor. Pandemi dönemi yürüyen evler de oldukça dikkat çekiyor.
Oryantasyon tamamlanırken çocuklar da maceralarını anlatmak üzere heyacanla koşarak kampa giriyorlar.
Öğle yemeği sonrası sırada buğday hasadı var. Ekokamplarda dönemine göre farklı uygulamaları gözlemleme ve içinde yeralma şansınız oluyor. Düşünsenize şehre bu kadar yakın elle buğday hasat ediyorsunuz. Çocuklar elle buğday hasat edilirken oradalar ve hasada katılıyorlar. Yıllar sonra çocukların anılarında nasıl yer edecek acaba bu deneyim? Katılımcılarımız ve Permakamp kurucu aileleri hep beraber buğdayları tırpan ile kesip öbek haline getiriyoruz.
Keyifli bir moladan sonra akşam yemeği öncesi bir biçme işi daha var. Çadırların kurulacağı alandaki otlar kesilip yatırılıyor. Sadece çadır kuracağımız yerdeki otları kesmemiz bizim için yeterli. Diğer otlar ise arılara ve böceklere kalsın. Her kampta olduğu gibi temel kampçılık eğitiminin ardından hep beraber çadırlar kuruluyor. Çoçuklar arkadaşlarını yeni evlerine davet ediyor.
Hava kararıyor akşam oluyor. Çocuklar hemen farkediyor ateş böceklerini. Milyonlarca ateş böceğini ne yazık ki size fotoğrafla göstermek mümkün değil. Ancak hayal etmeniz gerekiyor:)) Zifiri karanlık içinde uçuşan milyonlarca ışık noktası. Sihir gibi ya da mucizevi bir an gibi. İçinden geçebiliyorsun, avcuna alabiliyorsun, etrafındalar, heryerdeler...
Kamp ateşini katılımcı babalar yakıyor. Gün içinde beraber terlemiş olmanın akşam sohbetine ayrı bir etkisi oluyor. Ateş bir başka güzel yanıyor. Olmazsa olmaz masalın ardından yıldızlı gece altında kimi çocular sandalyelerinde, kimileri çadırlarında uykuya dalıyor.
Ertesi sabah bizden de erken kalkan sincaplar masalarda geziniyorlar. Ne yazıkki bazı çocukların sincapların sesleriyle yetinmeleri gerekiyor.
Öğle yemeğinden önce oyun alanındaki çocukların sesleri azalıyor. Ne oluyor diye gittiğimde ağların üzerinde bir toplantı yaptıklarını görüyorum. Ne oldu? Önemli bir konuda karar mı alıyorlar? Bir problem var da onu mu çözüyorlar? Bunlar bizi ilgilendirmez. Çocuklar ortak hareket etme konusunda muazzam bir beceriye sahip.
Öğle yemeğinin ardından yerel üreticilerimizden, kurucularımızın çiftliklerinden ve kendi üretimlerimizden oluşan zehirsiz gıdalarımızın bulunduğu ambarımızı açıyoruz. Katılımcılarımız kamp boyunca yediği, sevdiği ürünleri evlerine götürme imkanı buluyor.
Ve yeniden görüşmek üzere birer birer uğurluyoruz katılımcılarımızı.
Seteney Koz
Bu haftasonu hava durumu yağışlı gösteriyor. Katılımcılarımız da arayarak soruyorlar: Hava yağmurlu, kamp olacak mı ?
Yağmur kamp yapmamız için bir engel oluşturmuyor. Haziran ayındayız. Bir gün içinde toplasanız iki saat yağmur yağar, o da bize dinlenme ve sohbet imkanı sağlar.
Yağmurlu bir kamp çocukların gelişimi için muhteşem bir fırsattır. Yağmurun insanları eritmediğini, korkulacak bir şey değil hatta eğlenceli olduğunu, kirlenmenin güzel olduğunu, su birikintilerinde ve çamurda oynamanın ise tarifsiz bir mutluluk olduğunu yaşayarak öğrenirler. Zorluklarla başa çıkmak için de harika bir egzersizdir
Çocuklar tüm gün ıslak ayakkabı ve ıslak kıyafetler ile dolanabilirler. Üstelik bunu hiç de dert etmezler. Büyükler bunu konuda genelde daha endişelidir. Kampımızın adı çocuk kampı olarak geçse de içeriği itibariyle tüm ailemiz için farkındalık geliştirme, daha derin öğrenme ve görme üzerine kuruludur. Biz de bu konularda yol gösteren oluruz. Yağmurlu bir haftasonu da çok keyifli geçebilir.
Sabah yağmurun verdiği tatlı bir serinlikle kamp ekibi erkenden iş başında katılımcılarımız gelene kadar hazırlıklarını tamamlıyor. Yağış olduğu için kahvaltımızı kapalı alanımız olan Dom'da yapacağız bu sabah. Burası bizim soğuk ve yağışlı günlerde kapalı sınıfımız aynı zamanda. Bu haftasonu Küçük Adımlar Anaokulu'nun öğretmenleri ve aileleriyle kapalı bir grup olarak kampımızı gerçekleştiriyoruz. Katılımcılar teker teker kampa ulaşıyorlar. Herkes birbirini tanıyor ve yağmura hazırlıklı.
Kahvaltı sonrası yağmur dinmiş, güneş açmış. Katılımcılara iyi ki geldik dedirtecek kadar güzel bir hava. Hızlıca çöpler ayrıştırılıyor, bulaşıklar yıkanıyor. Doğruca çocuk oyun alanına koşuyor çocuklar. Hava kaykayı hiç durmuyor bugün, taa ki çocuk toplantısı başlıyor diye sesleninceye kadar. Önce kamp kurallarını anlatıyor Gökhan sonra hep birlikte karar veriyorlar bu iki günü nasıl geçirmek istediklerine. Büyüklerin olmadığı toplatılardır bu toplantılar. Her birinin fikri çok değerlidir bizim için.
Orman yürüyüşü için hazırlıklar tamamlanıp düşüyorlar yollara. Kamplarımızda yürüyüşlere sadece çocuklar katılıyor. Eğer yaşı küçük bir katılımcımız varsa ona eşlik için bir yetişkin katılabiliyor sadece. Çocukların ebeveyinlerinden bağımsız kendi başlarına bunu deneyimlemelerini istiyoruz. Ormanın derinliklerine doğru küçük patikalardan ilerliyoruz. Buralarda farklı doğa gözlemleri yapma imkanımız oluyor. Normalde göremeyeceğimiz çok şeyi görüyor ve üstüne konuşuyorsunuz haliyle. Doğanın bir parçası olduğumuzu daha iyi hissediyoruz hep birlikte. Sadece bu iki günde bile çocukların artık çevrelerindeki detaylara daha farklı gözlerle bakmaya başladığını gözlemliyebiliyoruz. Kendilerini koruma, bastığı yere dikkat etme, doğaya saygı, canlılara saygı hakkında farkındalıkları artıyor. Doğa en iyi öğretmenimizdir.
Kampta kalan yetişkinler ile çayımızı yudumlarken kısa bir oryantasyon gerçekleştiriyoruz. Kamplarımızın vurgu noktası daha çok ekolojik ve sağlıklı yaşam üzerine oluyor. Sonrasında çalışmak isteyenler ile işlere dağılıyoruz.
Çiftlikte sürekli mevsimine ve ihtiyaça göre yapılacak bir sürü iş oluyor. Katılımcılarımız ise isterlerse bu işlere dahil olup farklı bir dinlenmenin tadına varabiliyorlar. Bu hafta yaz bahçesi için sebze yatağı hazırlama işimiz var. Bir grup hurdalardan sebze yatağı çakarken, bir grup da yağmur sonrası yumuşayan toprağı çapalayarak toprak hazırlığına girişiyor.
Yemek zamanı günün akışı içindeki yavaşlama anlarından biri. Hem dinlenme hem de bir çok konuda sohbet ve bilgi alışverişi için iyi bir fırsattır hepimiz için. İçtiğimiz su, yediğimiz gıda, çeşit çeşit fermantasyon işleri, bahçe işleri, eğitim sistemi vs. daha neler neler konuşuruz bu sohbetlerde. Çocuklar için de çok değerlidir yemek sofraları. Permakamp'da çocukların masası yetişkinlerden ayrıdır. Bunun birçok sebebi var. Çocuk diğer çocuklar ile sohbet eder, gözler, aynı zamanda örnekler ve model alır. Ardından akran öğrenmesi dediğimiz şey gerçekleşir. Çocuk kendine yetebildiğini görür.
Saat 5, çocuklar için pekede serbest resim ve mandala saati, büyükler için ise çay saati. Bu kampımızda katılımı iki seçenekli olarak tuttuk. Günübirlik ve kampta geceyi geçirecekler olarak. Çadır kuracak grup az olduğu için kısa bir kampçılık eğitiminin ardından hızlaca kuruldu kamp alanı. Akşam yemeğinden sonra grubun yarısı ayrılırken kalanlar ile ateş başı sohbetlerimiz devam etti.
Ertesi gün günlük güneşlik bir hava ile kahvaltımızı yapıyoruz, yarım kalan işlere devam ediyoruz, keyfimizce kendi ritmimizde, yumusak yumuşak. :))
Öğle yemeğinin ardından Ambar'ı açıyoruz katılımcılara. Gıdabirliğimiz katılımcılarımıza ayrılmadan önce ilaçsız tarım yapan yerel üreticilerden, kurcularımızın çiftliklerinden ve Permakamp üretimlerimizden oluşan zehirsiz gıdalara ulaşma ve evlerine götürme imkanı sunuyor.
Kamptan ayrılırken yüzlerde gülümseme ve tekrar görüşme dilekleri ile bir kampımızı daha geride bırakıyoruz.
Seteney Koz
Kademeli normalleşme kuralları sonrası Haziran ayında Pazar günleri halen kapalı kaldı. Normalde kampımız pazar günü akşam üzeri 4 gibi sona eriyor. Biz de doğa özlemimizi daha fazla ertelemek istemedik ve kampımızı 2 gece konaklamalı hale getirip revize ettik. Hepimiz için biraz zahmetli olacak ancak bir o kadar da eğlenceli ve unutulmaz bir anı olarak kalacak. Ayrıca pandemi sürecini en sağlıklı şekilde atlatabileceğimiz etkinlik türlerinden biridir açık havadaki doğa etkinlikleri.
Şehirde doğmuş, büyümüş; hayatında köy, köy havası, ekmeği, peyniri; otlayan hayvanı, yer sofrasını görmemiş biri için bu yazacaklarımı yaşamak nasıl bir mucize tahmin edemezsiniz; sadece deneyimleyerek anlayabilirsiniz. Dilerim bu yazıdan sonra size de bir kapı aralanır.
Arkadaşımın sosyal medyasında #kampagidelimmibaba etiketi ile paylaşımlar gördüm; içimden de neden “baba” acaba dedim. Sonra unuttum gitti.
Babam bana kampa gideceğiz dediğinde pazartesiydi. Çok heyecanlanmıştım. Cuma günü alışverişe çıkıp eksikleri tamamladık. Cumartesi saat 5.30’da uyandık. Arabaya inip yerleşelim derken saat 06:00 olmuştu. Yol 3 saat sürdü. Kamp alanına varmadan bir yerde durup mola verdik. Sonra Koca Yayla’ya (kamp alanımız) doğru yola koyulduk. Aslında Sinekli Yayla’ya gidecektik ancak Volkan Abi sabah yaptığı keşifte, yaylada bulunan tüm düzlük yerlerin tomruklarla kaplı olduğunu, ağaç seyreltmesi yapıldığını söyleyip rotamızı yakında bulunan Kocayayla olarak belirledi.
Lüle Ailesi olarak, ağustos ayı aktivite programına aldığımız 29-30 Ağustos Sakarya Çardacık yaylası aile-çocuk kampına bir hafta kala düşüp bileğimi burktuğumdan, kamp planlarını iptal edince "okullar pazartesi günü açılıyor hafta sonu ne yapalım" derdine düştük. Yüz yüze eğitimin başlayamayacağını bildiğimizden çocukları evden en azından o hafta sonu için uzaklaştırmak istiyorduk. Aklımıza gelen çeşitli aktivitelerden kalabalık nedeniyle korona riski var diye diye vazgeçerek haftayı perşembe gününe getirdik. Temiz hava ve doğa ile kalabalıklardan uzak olarak baş başa kalınabilecek tek yer olan kampa bensiz gidilmesine karar verdik.
Her şey evlilik yıldönümümüzde gerçekten bize özel bir şey yaşamak istediğimizi fark ettiğimizde başladı. Herkesin yaptığı gibi bir restauranta giderek kutlamak istemedik. Üstelik Aras da bizimle olsun istedik. Hem daha önce @kampagidelimmibaba ekibiyle seyahat eden arkadaşlarımızın önerisi hem de internet araştırması sayesinde Volkan ile telefonda tanıştık. Bizlere gerekebilecek tüm bilgileri en ince detayları ile anlattı. Tabi artı ve eksileriyle…