YÖM Okulları ile yağmur duyurusuz kamp yapmadık daha. Yine benzer duyurular eşliğinde buluşma yerindeyiz. Çocuklar çok heyecanlı. Kamp yapmanın güzel bir şey olacağını doğal olarak biliyorlar sanki. Taraklı Karagöl yaylası da insan baskısı altında bir yer. Fakat hava yağışlı olunca kimseyle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Yaylacılarla karşılaşıyoruz yolda. Hayvanları ile yayla göçlerine başlamışlar. Yolda sürüler şeklinde koyun ve ineklerle karşılaşıyoruz.Karagöle kısa sürede ulaşıyoruz. Hemen kamp alanımıza yerleşip gerekli bilgilendirmeleri yapıyor ve kamp alanına yerleşiyoruz. İlk gün yürüyüşümüz hazırlıklar sonrası başlıyor.
Herhalde bu kampta aklımızda en çok kalan manzara, mevsim itibarı ile yaşadığımız ani hava değişikliklerine istinaden oluşan sisli hava geçişleri idi. Herkesi hayrete bırakacak derecede hızlı ilerleyen ve bir anda göz gözü göremeyecek seviyeye ulaşan ve yine aynı hızda dağılan bu muhteşem doğa olayını deneyimleme şansımız oldu. Yürüyüş yollarımızın ufkundaki puslu ve gizemli rotalar, bizi ormana daha da ait hissettiriyor. Tüm kış boyunca kar suları ve yağmurlarla yıkanan toprağın kokusununu içimize çekerek ormanın derinliklerine doğru ilerliyoruz. Rakım itibarı ile yüksek bir bölgede olduğumuzdan henüz yaz sıcağını hissetmediğimiz tatlı bir bahar havası hakim.
Mayısın 2. Haftasına çiğdem yaylasını koymayı istedim çünkü sular çok çekilmeden yaylayı basıp küçük bir gölet oluşturan kar sularını görebilir belki de yüzebilirmiyiz acaba diye hayal ettim. Aklımda hep erinin çamur fotoğrafı var. Yine yağmur söylenceleri ve bundan dolayı iptaller yaşıyoruz. Yağmur konusunu çok çalışmak gerekiyor. Hava tahmin raporları bölgesel ölçüm istasyonlarından gelen veriler ve Bulut haritalarından ortaya çıkarılan tahminlerden oluşuyor. Doğa dengeleri gereği yağmur suyu bulutların haraketleri ile birlikte haraket ediyor.
2019 yılı biraz soğuk geçti. Bahar bir türlü gelmedi. Kampları planlamaya çalışıyoruz ama zaman sanki 1 ay geç gibi. Daha kimse bahar uyanmasında değil. Geçen hafta Permakamp Kampımız bile gecesinde soğuk yapmıştı. 4-5 Mayıs Taraklı kampı ise yine hafif yağış uyarıları içerisinde başlayacaktı. Bunda dolayı iptal edenler oluyor sürekli. Ve bu sebeple aslında harika bir haftasonunu kaçıranlar oluyor. Buluşma noktasından sonra yaylaya ulaşıp yerleşiyoruz. Doğa adına her yıl daha kötü uygulamalar gördükçe benimde artık içim acımaya başlıyor. Doğada zaman geçirmenin alışılmış yolları dışına neden çıkamadığımızı bir türlü anlamıyorum.
Permakamp’ımız 5 yılına girdi. Kurucu ailelerimizin büyük özverisi ve katkısı ile de devam ediyor. Kampların ne demek olduğunu deneyimlemek ve hiç yapmadıysanız İstanbul’dan fazla uzaklaşmadan çadır hayatını deneyimlemek için bulunmaz fırsattır bu kamplar. Hemde Ekoloji ve gıda birliğimiz konusunda da bir çok bilgiye ulaşabilirsin.
Kışın ertesi yaylalara tekrar gitmeye başladığımızda bir takım değişiklikler gözlemleriz. Bunlar genelde yol ile ilgili düzenlemeler ?! olur. Ancak her zaman kullandığımız orman yolunda bu sefer biraz daha fazlasına şahit olduk. Seyreltme her dönem yapılan ve orman açısından faydalı bir uygulama iken, bu sefer tepeye doğru oldukça geniş 2-3 alan açacak şekilde yapılmış, bunun adı seyreltme olamaz...Yakın bir tarihte bu yaylaları bir bir insanoğlunun vahşetine kaybedeceğiz ve buradaki ekosistem yavaş yavaş şehrin parçası olmaya başlayacak.
Sömestr tatilinde bir şey yapalım istiyorduk. Ama kayak yapanlar insanlar değildik. Eh, euro desen malumunuz, Avrupa seyahatleri bir süreliğine rafta. Peki hem bizim, hem çocukların hoşuna gidecek ne bulabilirdik? Üstelik okulların son haftasıydı, bu saatten sonra bir şey ayarlayabilir miydik? Bu düşüncelerle Kampa Gidelim Mi Baba’nın sitesine tıkladığımda karşıma şahane bir Kars programı çıktı. Boğatepe köyünde kara boğulacağımız, çocuklar için bir dolu eğlence sunan nefis bir 6 gün! Köy evleri, donmuş Çıldır Gölü yürüyüşleri, kızaklar, peynirler… Gidelim mi? Gidelim!
Şubat tatilinin gelmesini dört gözle beklemek Kars’tandı. Geçen sene tadı damağımızda kalan Kars kampımıza bu sene de gitmek için gün saydık ailecek. Bu sene kış biraz sert geçtiği için kendi adıma hava durumu ile ilgili soru işaretleri yaşasam da 2 hafta boyunca hediye gibi gelen bir hava ile yaşadık 2500 metre yüksekteki karlar ülkesinde, Boğatepe köyünde.
Son 2 yıldır Permakamp tüm yıl aktif. Serbest Gezen Çocuklar Projesi kapsamında "açık sınıf" uygulamalarımız için 11 adet okul yıl boyu bu program kapsamında çalışıyorlar. Bu sebeple yerleşkemizin heryerinde devam eden bazı projeler var. Sebze yatakları büyük şehrin atıklarından dönüştürülerek yapılıyor. yerleşke içerisinden uzun dallar buluyoruz bunlar çitler, aletler, oyuncaklar yapıyoruz. Solucanlarımızı gıda atıklarımızla besliyoruz. Gübremizi kendimiz yapmaya çalışıyoruz.
Kasım ayındayız. Artık havalar daha soğuk ve belirsiz. Fakat her hava koşulunda dışarıda olabilme ve bunu deneyimleme alışkanlığımızı birakmak istemedik. Kasım ayında da program koyalım dedik. Bu tür uygulamalar bizim için diğer günlerden daha zor olsa da çocuklarımızın buna ihtiyacı var. Permakamp kurucularının çocukları için artık bu alışldık durumlardan. Yağmurda sıcak sobanın yanına gelebilmek bulunmaz bir haz. Özellikle üşüyüp sonra sobanın yanına geliyorlar.
Yöm Okulları ile sanırım yağmursuz bir kamp yapamayacağız. :) Yine yeni açılmış olmasına rağmen Kurucusu Kayhan Karlı' nın geniş vizyonu ve bilgisi ışığında ilk yılından itibaren okul kamplarını birlikte yürütüyoruz. Biraz güneşli en azından yağışsız bir hava bulalım diye uğraşmak nafile anlaşılan. Yine bol yağmur görünüyor. Ve yine kampımızı iptal etmiyoruz. Pişmanmıyız değiliz. Hatta çok daha mutluyuz. Çünkü göremeyeceğimiz çok şey gördük ve yaptık.
Permakamp bir kaç gönüllü KampagidelimmiBABA ailesi tarafından ihtiyaçları gözetilerek çocukları merkeze koyan amaçlarla kurulmuş bir yer. Her türlü hava koşulunda gelebileceğimiz, gıda üretebileceğimiz, fikirlerimizi deneyebileceğimiz ve bunları yaparken de çocuklara serbest alanlar ve zamanlar sağlamasını amaçladığımız bir yer. Bu tür oluşumları Dünya üzerinde inceleyen kişilerin söylediğine göre de pek benzeri olmayan yoğunlukta bir proje.
Meşepalamudu İlköğretim okulu kamplarımıza katılan ve özel okul kampı düzenlediğimiz ilk okullardan biri. Bunu kurucu olan Özlenen Hanımın kampların çocuklara ve ailelere olan faydalarına çok inandığı için ciddiyetle sürdürdüğünü yakınen biliyorum. Böyle olunca okulun felsefesini kamplarda devam ettirmek çok ta zor olmuyor.
Tam içinde yaşarken, hayatınızın bir hikaye olduğunu fark etmeniz, onu hakkıylar yaşamanıza yardımcı olur diye Ursula K. Leguin yazıdıktan ve ben bunu 6 ay önce okuduktan sonra hayatımı bir hikaye olarak görmeye başladım ve geçen hafta üç kişilik ailem ile mutlaka kayıtlara geçirilmesi gereken bir bölümünü yaşadım. Uzun süredir oğlumla gitmeye niyetlendiğim kampa gittim.
Ertelediğim onlarca – evet abartmıyorum bir gün yaparım dediğim irili ufaklı şeylerin sayısı onun katlarını bulalı çok oldu - şeyden biri olmak üzere iken bir şeyler iç ses mi yoksa ön sezimi bilemiyorum her ne ise toparlan git dedi . Hikayemizin ilk kısmı böyle başladı ve aslında her hikaye gibi alınması gereken bir kararla.