Bu sefer Düzce’nin muhteşem doğasını keşfe çıktık. 6-7 Temmuz 2013 tarihinde Samandere Koyacayla’ ya çoluk çocuk kampa gittik. Kamp öncesi gönderdiğimiz epostalar herkes tarafından çok iyi incelenmiş idi. Samandere şelalesinde buluştuk. Ondan sonrasında yayla 9 km civarında. Yolu çıkarken ineklerini otlatan çoban ile süt ve peynir hakkında konuştuk. Yayla evlerinde bunları ürettiklerini öğrendik. Sonrasında ver elini yayla.
Muşmula diye planladık, hurmaya döndü. menekşe diye planladık, aytepe oldu. Evet bu haftasonu bir çok kez plan değişti. Ama çok yürüdük çoook. Evet buluşma yerinde hızlıca toparlandıktan sonra ekmeklerimizi alıp hızlıca Menekşe yoluna girdik. 20 Dk ilerledikten sonra yol bazı arabalar için çamurlu ve kaygan bir hal aldı Bizde 3 arabada toparlandık. Bunlardan 2 si arazi aracı olduğundan diğer ticari aracıda çekme halatı ile çekerek ilerliyor ve yolun sonuna gidecek gibi görünüyor olsakta, çocuklarla araçlardan birinin arızalanması ihtimalini göz önünde bulundurarak hızlıca plan değiştirdik. Yeni planımız Aytepe'de veysel dayıya gitmekti. Muşmulalardan feragat edecektik.
İnönü yaylası kampı , Eksi 5 derece soğuk, 2.5 aylık en küçük katılımcısı ile tam bir “ilk”ler faaliyeti oldu Kampagidelimmibaba için. Yine çok güzel insanlarla beraber bir hafta sonumuzu kazandık. Geçen yıl kardan dolayı çıkamadığımız için inönü yaylasına ulaşamamıştık. Bu sefer kar yoktu. Ama havanın soğuk olacağını biliyorduk. Aramızda ilk denemesi olanlar da vardı.
Yaylaya vardığımızda sis sebebi ile görüş 1000m kadardı. Ama kısa sürede güneş çıktı ve kampımızı güneşli havada kurduk. Yine ilk önce yürüyüş yaparak çevreyi keşfettik. 12 büyük 8 çocuk ile 2 saat süresince her yere girip çıkarak sırrımız olan yerleri aradık çocuklarla.
Değişik tecrübede 62 büyük 29 çocuk bizler, parçalı bulutlu ve yağışlı hava uyarılarını almamıza rağmen menekşe yaylasındaki kampımızı tamamladık. Bu kamp ile birlikte artık sınırlarımızı bir adım üste taşıdığımızı düşünüyorum. Çadırlarımız sırılsıklam oldu ama bizler hep kuru kaldık. Hava bize misafirperver davrandı. Ara ara ciseledi ve tam bastırmadı. İşlerimizi hızlı yapmak için uyardı.
Sabah buluşmamız çok keyifli idi. Ama iyileştirmek lazım. Buluşma saatine uymak önemli bir konu. Sonrasında konvoy halinde ekmeklerimizi aldık. Doğru yaylaya yaylandık. Yolda kestane ve elma için durunca yol biraz uzadı haliyle. Kamp alanımıza ulaştıktan sonra hızlıca planlamaları yaptık. Herkes seçtiği yere çadırını kurdu. Yeni mahalle en kalabalık olandı.
3 günlük planladığımız kamp hava şartları dolayısıyla 2 gün olarak son dakikada değişikliğe uğradı. Sağanak yağmur sebebiyle cumartesi gününü programdan çıkarttık ve pazar - pazartesi olmak üzere 5 aile İzmit İnönü yaylasına doğru yola çıktık.
Bizim için çok heyecanlıydı ve bizim için bu kadar büyük bir grup ilkti. Kişi sayısını gördüğümde aslında endişelenmedim desem yalan olur ama hava güzel olacaktı ve gerisi halledilebilir göründü gözüme. Halledildi de sanırım.. ben lafı uzatmayacağım, bu sefer katılımcılardan dinleyelim hikayeyi :)
Yine bir sonbahar, yine vazgeçilmezimiz menekşe yaylası. Bu Erin ile 3. kere gidişimiz ancak bu sefer eksikliğini çokça hissettiğimiz bir durum ile karşılaştık: Erin’in yaşıtı bir çocuk olmaması. O yüzden bu yazıya bir duyuru ile başlamak istiyorum. Yeni bir platform olulturmaya karar verdik.
Riva'da eğitim kampını duyunca düşünmeden katılımı onayladım. Tahminlerime göre Erin ile böyle bir kamp bir sürü açıdan avantajlı olabilecekti. Ben de ilk defa oğlumla beraber kamp yapabilecektim. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Kısa bir hazırlıktan sonra sabah yola çıktık. Erin 3 gündür kampa gideceğini bildiğinden heyecanlıydı. Kısa bir yolculuk ile kampa ulaştık. Elmas koyunda piknik ve plaj hizmeti veren bir yer çıktı karşımıza. İlk önce çadırımızı kurduk beraber. Erin beraber çadır kurmayı çok seviyor. Ama çadır malzemeleri ile balık tutuyor, poller dikilmeden içine giriyor. Böylelikle bir çadırı ancak 1 saatte kurabiliyoruz. Ama dert değil.
Basit yaşamak istiyorum..
Aynı Erin gibi kamplardan dönerken “neden dönüyoruz ki?” sorusunun cevabını bulamıyorum. Sabah saat 06:30 bizim için 06:45 Erin’in için kalk borusu zamanıydı. Bir türlü benim kaldırma çabalarım sonuç vermediğinde Hülya devreye girdi “hadi bakalım kampa gidiyoruz” dediği an Erin yataktan hızlıca doğruldu ve bir gün önce beraber hazırlandığımız için (sanırım) ilk söylediği cümle: